''ama insanda biraz hayal gücü varsa şöyle düşünmekten kendini alamıyor: işkence sırasında çekilen ıstırap, açılan yaralar, insana duyacağı ruhsal ıstırabı unutturuyor. yani ölünceye kadar yaralarının ağrısıyla kıvranır insan. ama aslında acıların en büyüğü, en şiddetlisi bu değildir. asıl acı, bir saat, on dakika, yarım dakika sonra hemen o an ruhunun bedeninden kesinlikle ayrılacağını, insan olmaktan çıkacağını bilmendedir. en önemlisi de bunun muhakkak olacağıdır. başını altına koyduğun bıçağın kayarak indiğini işittiğin an, işte, saniyenin dörtte bir kadar olan bu süredir en korkuncu!''