Ey özünün sırlarına akıl ermeyen
Suçumuza, duamıza önem vermeyen
Günahtan sarhoştum ama dilekten ayık
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.
Büyükse de isyanım, kötülüklerim
Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim
Bugün sarhoş ve harap ölsem de
yarın Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.
Tanrım bir geçim kapısı açıver bana
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.
Rahmetin var, günah işlemekten korkmam
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam
Mahşerde lütfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.
Derde gama yatkın yüreğime acı
Bu tutsak cana, garip gönlüme acı
Bağışla meyhaneye giden ayağımı
Kızıl kadehi tutan elime acı.
Akıl bu kadehi övdükçe över
Alnından sevgiyle öptükçe öper
Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
Hem yapar, hem kırıp bin parça eder.
için temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para
Hırka, tespih, post, seccade güzel
Ama Tanrı kanar mı bunlara?
Bilgenin yüreğinde her dilek
Anka kuşu gibi gizli gerek
Damla nasıl inci olur denizde
Sedefler içinde gizlenerek.
Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.
Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür
Onlar gibi olmayana adam demezler.
insan bastığı toprağı hor görmemeli
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili
Duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli.