ruhsallıktan uzaklaşan insanın iç dünyasındaki soru işaretleri ile boğuşması ve farkındalığının etkisi ile cehalete ve birlikte getirdiği anlamsız mutluluğa olan eleştirisi - karşı eleştirisi ile kış uykusu ile büyük benzerlikler taşıdığını düşündüğüm filmdir. bir öz eleştiri olabilir bu, belki de ben varoluşçu tartışmaları kendi sabit fikirlerimden dolayı belirli bir derinliğe kadar özümseyebiliyorum ve kendi içsel sorunlarım için birçok filmden benzer motivasyonları kendime çıkarabiliyorum.
bölge'nin; dünyadan umudunu tamamen kesmiş insanlara kucak açması, fonksiyonunu ancak ona inanmak ile yerine getirebilmesi, hayatı sorgulayanlarca - örneğin aydın kesimi simgeleyen yazar ve profesör tarafından - faydasız ve kurmaca olduğu düşünülmesi gibi özellikleri ile bir din metaforu olduğunu düşünüyorum.
tarkovsky'ye göre sanatın bir meta olarak tüketilmemesi, kalıcılığını sağlayabilmesi için en önemli şart, o sanat eserinin insanın varoluşuna dair bir tartışma ortaya koymasıdır. hatta bu bir tartışma bile olmak zorunda değildir, yanıtları sağlamak esas görevi olmamalıdır. sanatın esas görevi, insanları "benim yaşama amacım ne?" sorusu üzerine düşünmeye teşvik etmesidir. bu bağlamda yazarın ve profesörün nezdinde; genel olarak insanlığın ruhsallığından ne kadar uzaklaşıp iç dünyasındaki çatışmalarla kendini yiyip bitirdiğini görüyoruz. ve tarkovsky; çözümü, stalker'ın filmin finalinde de belirttiği gibi inanç olarak gösteriyor. insan ancak ruhani kavramlara inanırsa hayatı açıklayabilir. fakat gelip görünüz ki, stalker'ın kendi karısını bölge'ye götürmeyi reddetmesi, aslında onun da bölge ile ilgili şüphelerinin altını çizmekte. stalker - ki bir rahip gibi kendini dileklerden soyutlamış, bir yol gösterici olarak görmekte - bölge olmadan hayatında hiçbir anlam kalmayacağının farkında. bu şüpheler yüzüne vuruldukça kendini kaybedip agresifleşmektedir.
tarkovsky bir yandan varoluş üzerine bir tartışma getirirken bir yandan da tartışmada hiçbir düşünceyi de mutlak doğru olarak göstermiyor. ben bir izleyen olarak stalker ruhsallığın önemini vurguladıkça, aslında maddenin genel geçer bir anlam kaynağı olduğu fikrine daha çok yaklaştım. çünkü ruh, ispat edilemez; ruh, bilimsel olarak bir tartışmaya ya da fikre öncülük edemez.
neyse canım sıkıldı. sonuç olarak tarkovsky'nin yönetmenliğini konuşturduğu filmdir. hatta bu filmse diğerleri başka bir şey, diğerleri filmse buna başka bir tanım bulmak gerekir.