Ben ankara'da varoş bir semtte büyüdüm. Şentepenın hemen dibiydi bizim semt. Bizde aşağı mahalle yukarı mahalle ayrımı vardı. Maç yapardık sonh kesin kavga. Düğün olurdu sonunda illa bir olay. Büyük abilerimiz bile kavgalıydı zaten. Siyahla beyaz gibiydi iki mahalle.
Neyse okul bizim mahalle sayılıyordu. Halbuki yukarki mahalle altı üstü 3 sokak üstümüz ama okul bizimdi nedense. Tabiki öyle toprak saha veya oynayacak bir bahçe yok herkes okul dağılır dağılmaz eve gidip biseyler atıştırır tekrar okul bahçesine dönerdi. Bizim evde okulun tam karşısı bahçeler bile karşılıklı. Tenefüste git evde bişeyler ye gel öyle yakın.
Neyse yukarki mahalleden selman var. Aynı yaşıtız. sürekli aramızı kızıştırıyorlar, resmen iki mahallenin taşeron kavgacılarıyız. Birbirimizden zamanla nefret ettirdiler bizi ama çocuk çiroz. Yani her türlü döverim. Ama salaklık bende kıyamıyorum çocuğa içten içe,kavga etmeden söz dalaşıyla bitiriyoruz herşeyi. Ee tabi şımardıkça şımarıyor bu piç de.
Neyse gel zaman git zaman aramızın bozuk olduğu herkesce bilinen durum. Hatta bakkal berber falan hangimizi görse diğerimizi soruyor kavga ediyo musunuz hala diye. Tabi ikimizinde cevabı muhtemelen ortak " ağzına olma o şerefsizi abi. Banane ne bok yerse yesin."
Neyse bunu yukarki mahallenin çocukları gazlamış. Biz okul bahçesinde alman oynuyoruz (diğer adıyla havadan-Bir türk tek kale aylık gibi. Amaç golü havadan gelen topla atmaktır) topumuz da yeni. Abim o ara kırtasiyede eniştemin yanında çalışıyor eve gelirken eniştem vermiş dükkandan dikişlı bir top. Ama öyle koftiden top değil. genelde bu toplar asfaltta oynadıkça dikişin arası açılır hemen içindeki lastik aradan fırlar baloncuk oluşur, sonra o baloncuk adet olduğu üzere patlatılır ve topun arkasindan fatiha okunur. Ama bizim top öyle degil dikişler sağlam,dışıda sert böyle. Yani oynadıkça kenarı açılandan degil üstündeki desenleri kaybolan beyaz toplardan.
Neyse bu bizim piç,almış mahalledden çocuklardan gazı geldi üstüme. Önce biz top oynarken yukarda tükürdü falan. (top oynadığımız mekan okulun andımız okunan bölümü ve biraz alçakta. o ise yukarda büstün kenarında) baktı yüz bulamadı umursamıyorum yavas yavaş sokuldu. Arkadan yanaşıp topu kaptığı gibi okulun arka kapısına doğru koştu. Bende fırladım arkasından ama o biraz daha hızlı benden. arayı açtıkça açtı piç. Ama nafile,her zamanki gibi kilitli hatta zincirli arka kapı. Bi denedi kapıya tırmanmayı,olmadı. Zincirin üstünde takıldı kaldı. Ben o ara geldim yanina koşarak,nefesim kesilmiş zaten. Bizim piç "yaklaşma,yaklaşma yoksa topu yola atarım!" dedi. Piç resmen topa rehine muamelesi yapıyor. Neredeyse biraz fidye birde helikopter isteyip gidecek.
Tabiki biraz dinlenip solumam normale dönünce beynim çalıştı. Aklımda 'eğer topun önemini çaktırırsam dayak yiyecegini bilsede sırf tatmin olmak için atar o topu caddeye. Canım top aninda araba altında kalır. En iyisi blöf yapıp topun önemli olmadığını söylemek' gibi bir fikir oluştu.
Tıpkı düşündüğüm gibi yaptım ve " atarsan at olm. 3 kuruşluk top altı üstü. Sen yiyeceğin dayağa hazırlan."
Tabi bunla da yetinmedim ben devam ettirdim "atmazsan iki kat döverim enayilik yaptın diye. Hem at ki hırslanayım piç."
Blöfümü görmez umarım düşüncesiyle içi
imin yağları erirken birden hayat slowmotion akmaya başladı. Bizim piç yavaş çekimde yere atladı. Sonra iki eliyle topu uzatarak bana doğru yürüdü. Ben ellerimi açtım ona doğru yürümeye yeltenirkeeeeen birdeen görüntü hızlandı.içimde açan umut filizleri bizim piçin,piçlik kariyerinde zirve yapmasina sebep olacak hareketiyle yerle bir oldu. Piç topu arkasına doğru havaya fırlattı top koca demir kapının üstünden geçti cadde ye doğru yöneldi önce yere vurdu sonra karşı evin bahçe duvarina ordan tekrar yol doğru döndü,sekmesini bitiremeden gıyyykk sesiyle bordo bir kartalın altına girdi. Adeta Tüm mahalleye içimdeki acıyı anlatırcasına kocaman bir güüm sesi geldi. Cağnım top dikişli bir kumaş haline geldi. Arabanın sahibi arabadan inip küfürü bastı. Tabi önde bizim piç arkada ben biz koşmaya basladık. Ama demin fark atan piç ne kadar ayakları götüne değe değe koşsada akibetini biliyordu. Daha okulun köşesine varmadan yakadım kolundan piçin. ikimiz birden yere yuvarlandık.
Ben çıktım üstüne,önce burnuna sonra bir de çenesine vurdum. Ama yetmedi ayağa kalktım teklemedim. Agzımda sürekli "nedeeen? neden lan neden piç? oynasaydık beraber noolurdu?neden piç neden?" sorusu. Dayak yiyen o hüngür hüngür aglayan ben.
Neyse hergun gördüğüm piçi uzunca sure görmedim ortalikta. Ne mahalleye ne okula oynamaya geldi. Hayata küstü okula bile gitmiyor diye söylentiler aldım. icten içe üzüldüm de. Keşke yapmasaydım be dedim.
Bir gün evde oturmuş agabeyimin dün vişne hoşafından yaptığı meybuzu (buzlukta dondurdu altı üstü) yiyordum. Yukarı ve asağı mahalle olaylarına karışmayan -yani liberal- bir çocuk kapımızı çaldı. Okulda maç var sizin mahalle kendi arasinda toplanıyor semih abiler senide çagırdı koş dedi.
Hemen çektim formamı üstüme hali sahayı da giydim ayağıma. Merdivenlerden 3 er 3 er koşaram iniyorum. Iniyorum çünkü muhtemelen mahalle kadrosunu seçecekler. Bir nevi milli takıma seçilmek gibi birşey ozamanlar bizim için. Neyse heyecanla karşıdan karşıya geçtim okulun kapısından içeri adımımı attim hızla koşarken paaat diye arkamdan okulun kapısı kapandı.
Birden okulun demir kapısının önünde ağaçların arkasından çıkan yukari mahallenin çocukları belirdi. Selman arkalarından çıktı sonradan. Bizim piç meğer beni tongaya düşürmüş. Nerden baksan en az 8-9 kişi. Tamam 1-2 tanesi küçk ama diğerleri benden çok büyük. Erkekliğin 10 da 9 u kaçmaktır deyişini uygulamak istedim ama önüm arkam sağım solum sobe.
Baķtım kaçma fırsatı yok. Biraz uzaklaştım kapıdan kacarken üstüme çullandı hepsi. Iyice dayak yedim ama yere düşmedim. Biliyorum yere düşsem çok tekme yerdim,kalkamazdım. Ellerim yüzüm her yerim kan içinde kaldı. Bir ara kapının önümde kimse olmadığını görünce fırladım kapıya doğru.
Bir de üzerime sürgülü demir kapıyı kapadılar. Elime çarptı demir kapı orda. Yinede koşarak eve fırladım elimi kurtarıp. Velhasıl iyi temiz bir dayakla eve geldim.
Evde birde annemden dayak yedim elim yüzüm kan olmuş diye.
Elimin kemiği çatlamış bu arada sonradan doktordan ögrendik.
Neyse sözün özü şu durduk yere hem topumdan oldum,hem kandırıldım hemde iyi bir dayak yedim. Ne diyelim biz böyle böyle büyüdük.
En çok da fırsatım varken daha çok dövmediğime üzüldüm bizim piçi.