beyaz güvercinler

entry6 galeri
    3.
  1. "Mahallenin yaramaz çocuğu berke, meşe ağacından yaptığı sapanıyla bir gözünü kısarak bakar masmavi gökyüzüne, o beyaz güvercini farkettiğinde, ona en isabetli acıyı tattırmak için sapanın lastiğini öyle bir gerer ki, çocuk haliyle farkında olmasada, sanki o beyaz güvercin ona en büyük kötülüğü etmişcesine bırakır taşı masum güvercinin kalbine. Berke ilk defa beyaz bir güvercin vurmuştur. Ve çok mutludur berke.

    Beyaz güvercin, tüylerini döke döke süzülerek iner gökyüzünden, onun son bakışlarıydı artık gökyüzüne, son kanat çırpışlarıydı artık özgürce uçabildiği mavi gökyüzünde. Berke sevinir. Vurdum, yaşasın vurdum.. Hemde tam kalbinden vurdum, diye sevinir. Ne masum bir sevinçtir.. sevincinden olsa gerek. Ayırmıştır gövdesinden kuşun başını. Mutludur, Gururludur berke. mahallede arkadaşlarına gururla anlatacağı ve Belkide büyüyünce pişmanlık duyacağı bir anı bırakmıştır arkasında. 

    Gökyüzünden  yavaş yavaş süzülerek inmektedir, masum güvercinin ardından yükünü yılmadan taşıdığı tüyleri. sanki el sallar gibi veda eder gibi güvercine. Güvercinden arda Kalan son tüy parçası, güvercinin umutlarını taşımak istercesine sonsuzluğa, yavaş yavaş süzülerek iner. Ve yolda yürümekte olan yaşlı bir amcanın yüzüne konar. 

    ..............................

    Amca:  hapşuuu..

    Tülin, hemen önünde yürüyen yaşlı amcaya,

    Tülin: amca neden durdun aniden! Bak sana çarptım telefonumu düşürdüm. Ya kırılsaydı telefonum.

    Amca: istemeden oldu evladım. Özür dilerim. 

    Tülin, biraz kızgın ve tavırlı ses tonuyla,

    Tülin: çok yaşa, amca çok yaşa!!

    Tülin, telefonunu yerden alır ve aramak üzere olduğu ve konuşamadığı sevgilisinin telofonunu arar.

    Tülin: merhaba canım nasılsın.   

    ..........!!

    Tülin: alo beni duyuyor musun salih alo ?

    Salih: şimdi duyuyorum canım. sorma şimdi tam burnumun ucundan bir otobüs sıyırdı geçti. Eğer telefon çalmasa otobüsün farkında bile olamayacaktım.

    Tülin: dikkat et kendine. Yine de allah korumuş. Nasılsın yetişebilecek misin sınava? 

    Salih: trafik izin verirse yetişcem. şansıma Vızıl vızıl işliyo trafik. Şu Yaya geçidinden karşıya geçmeme izin verirseler iyi. Bugün Bütün aksilikler beni buldu. Galiba yetişemiycem.

    Tülin:  acele et aşkım bu sınav senin son Şansın biliyosun. Ne yap ne et Yetiş o sınava. Emeklerin boşa gitmesin.

    Salih: tamam tülin, ben seni sonra ararım. Yetişmeye çalışcam. Hadi görüşürüz. Konuştukça daha fazla vakit kaybediyorum. 

    Salih, bütün aksiliklere rağmen sınavın yapılacağı yere ulaşmıştır. Ancak sınav 15 dakika önce başlamış ve sınava girebilmesi için sınav sorumlusundan izin alması gerekecektir. Salih sınav sorumlusunun bulunduğu odayı tıklar.

    Görevli: giiir...

    Salih, başını öne eğmiş ve kağıtları inceleyen sınav görevlisine,

    Salih: efendim, sınava geç kaldığım için sizin yazılı onayınız gerekiyor. 

    Görevli, başını kaldırır ve salihin yüzüne bir müddet bakar. Acı bir tebessümle kendini oturduğu koltuğa yavaşça yaslar.

    Görevli: merhaba salih, dünya ne kadar küçük değil mi? 

    Salih: efendim, anlayamadım?

    Görevli: dünya diyorum, ne kadar küçük. Yıllar sonra bile bazı insanlar karşında beliriveriyor.

    Ne garip değil mi? 

    Salih: kusura bakmayın ama sizi sanırım çıkaramadım. Bir yerlerden tanışıyormuyuz? 

    Görevli: yüzüme iyi bak salih. iyi bak!!  

    Salih, görevlinin elmacık kemiğinden çenesine kadar inen yara izini görünce artık tanımıştır. unutmak istediği, pişmanlık duyduğu çocukluk yıllarına geri dönmüştür. 

    Salih o an biraz şaşkın, biraz da mahçup bir ruh haline bürünmüştür.

    Salih: evet, şimdi tanıyabildim. Sen levent olmalısın değil mi? Keşke seni o uçurumdan aşağıya itmemiş olsaydım Ve yüzün bu hale gelmeseydi levent. inan çok pişmanım. Çocukluğumda Yapmış olduğum bir hataydı bu. Ve ikimizde o zamanlar çocuktuk. 

    Levent: evet, ikimizde çocuktuk ama sen yaramaz bir çocuktun salih. Hayatım boyunca Her aynaya baktığımda seni hatırladım salih. insanların yüzüme her bakışında senin yüzünü hatırladım. O yüzü nasıl unutabilirim?

    Salih: ben o çocuk değilim artık levent artık çok değiştim. Yapma lütfen. 

    Levent: ben de artık o uslu çocuk değilim artık salih, o çocuğu sen öldürdün.. salih sen öldürdün. Şimdi girdiğin o kapıdan, ardına bile bakmadan çık ve git.

    Salih de öyle yapmıştır. Kapıdan çıktığı gibi ardına bile bakmadan terketmiştir odayı ve hayallerini..

     
    1 ...