alınmayın, darılmayın ama kadınların duygusal, hoş görülü, ön yargısız varlıklar olduğuna inanmama sebeplerden biridir. başlık karakter sınırına takılmasa "aşık olan erkeği reddetmeyen türk kızı olmaması" diye açacaktım. yani benim söylemek istediğim bunun bir tik üstü. kendisi için kıvrandığımızı çok iyi bilen, gören ama bilmezden, görmezden gelen biri olduğunuza inanmamızı beklemeyin. reddetmek bir marifet, reddedilmek dünyanın sonu değil. bunu biliyoruz. fakat en baştan sevgiyle gelen birinin üstüne her seferinde çizik atmak ve her demde bunu karşındaki insanın yüzüne vurmak çok insafsızca değil mi? sizi biri üzdü mü yıllarca zırlıyorsunuz lan! canınız, sözde duygularınız çok kıymetli! bizdeki patlıcan değil.
türk kızının kendisiyle bitmeyen bir savaşı ve gizemler peşinde koşma merakından, saçma sapan duygusuz bir bünyeden başka bir şey temsil etmediğini düşünüyorum. kaldı ki biz ikram edilen çayı düşmanca bakışlarla, elinin tersiyle iten tabiatlara alışık değiliz. olmayacağız da. bırakın bu oyunları. teşekkür edin ve çekin gidin. size yakışan budur.
çoğunuzun seven, sayan, bağlanan adamları bunun tam zıttı adamlara tercih ettiğinizden dolayı yıllar sonra köpek gibi pişman olduğunuzu ve bunu yine bir adama içiniz acıyarak anlattığınızı bilmiyor değilim. mutsuz olduğunuzda onun sizi mutlu etme ihtimalinden ve hiç elini tutmamış olmanın burukluğundan ayni zamanda septikliğinden hiç kurtulamayacaksanınız. bunun da çok iyi biliyorum. çok geç olacak.
bir zaman sonra acı ama gerçek:
bi kibrit çakıp yaktığınız adamın küllerini bile bulamayacaksınız malesef, nereye bakarsanız bakın, ne kadar delice özlerseniz özleyin...
