hakkında pek az bilinen, belkide popüler bilgi dahilinde olmadığı için hiç bilinmeyen şeyleri şöyle bi gözden geçirdim:
* roma şehri civar köyleri cebren birleştirmek suretiyle bir sümer/helen etkileşimli topluluk olan etrüskler tarafından kurulmuştu. yazı, inanç, toplum ve askeri düzen, mimari gibi geleneklerin çoğu etruria'lılardan roma'ya miras kaldı.
* tuzun epeyce pahalı olduğu bir dönem roma cumhuriyeti lejyonerlerine tuz ile ödeme yapıyordu. salis(lat:tuz)/solidus(sonraları para birimi)/soldier evrimi ile bugün ingilizce asker anlamına gelen "soldier" kelimesinin kökeni de buradan gelir.
* romalı plebler(avam halk) insan ya da hayvan sidiğini gerektiğinde elbiselerinin dezenfektasyonu için kullanıyorlardı.
* yine plebler özellikle kuraklık zamanlarında zeytinyağını vücutlarına sürüp sonra kumlayıp kazımak suretiyle vücut temizliği yaparlardı.
* vücut kıllarını da zeytinyağı-bıçak ile alırlar, romalı hür erkekler mutlaka sakal tıraşı olurdu.
* söğüt yaprağından hazırlanan çay, şarap ve bal şerbeti en çok tüketilen içeceklerdi.
* roma toplumunu çağlar ötesine taşıyan yapı taşı ekmektir. ekmeği sofra kültürümüze sokan da bizzat romalılardır.
* lejyonerler caliga denen altı çivili sandaletler giyerler, gladius ismi verilen 60 cm uzunluğunda delici bir kılıç taşırlardı. sanıldığı gibi zırh ve pusat takımı amme tarafından askerlere dağıtılmaz, triarii ya da roarii olmak isteyenler kendi imkanları ile bunları edinip tecrübeli son hat askerleri olurlardı. diğerleri de bombeli bir kalkan ve 5 metrelik birer mızrak taşıyan falankslar, cida ve ahşap bombeli kalkanla gerektiğinde testudo düzenine geçen sıradan paralı askerlerdi.
* askerler savaş ganimeti olarak köle alır-satarlardı. meşhur spartacus isyanından önce sadece anayurtta (çizme diye tabir edilen yer) yarım milyon kadar köle olduğu tahmin ediliyor. ve spartacus isyanını bastıran kodaman marcus linicius crassus'un 192 ton altını olduğu kayıtlara geçmiştir. aynı dönemde gaius julius caesar'ın damadı sonraları düşmanı olacak pompei magnus'un 250 ton kadar serveti vardı. crassus servetini sezar'ın yükselişinde harcamış, karşılığında ise üçlü yönetimden mısır kendisine verilmişti. crassus iskender'e öykünerek çıktığı part seferinde yenilmiş, boğazından aşağı eriyik altın dökülerek idam edilmiştir. crassus'un dağılan lejyonerlerinden bazılarının doğu'ya kaçarak türklerle münasebete geçen ilk romalılar olduğu rivayet ediliyor.
* eşcinesellik serbest, hatta alelade bir üçüncü tercih meselesiydi. kadın erkek evliliklerinin bazıları tıpkı spartanlarda olduğu gibi üremek için yahut siyasi ittifak için gerçekleşiyordu. doğurganlığını kanıtlamış kadınlar çok daha makbul görülmekteydi.
* devlet mimarisi geleneğinin ilk uygulayıcısı da romalılardır. su kemeri, hamam, umumi tuvaletler, şehir meydanları vs. hemen hemen her roma eyalet merkezine inşaa edildi. bu projeler hem romalı asillerin gönlünü hoş tutuyor, hem de pleb'ler için sürekli iş imkanı doğuruyordu.
* yunanlardan öğrendikleri balista (ballistra) tekniğini geliştirerek elde ettikleri onager ile uzun menzilde ve kuşatma savaşlarında yenilmez bir hale geldiler. bu aletlerin gergi kayışı ise bilinen en sağlam organik kayış olan hayvan ayak tendonlarından yapılıyordu.
* çok tanrılı dinleri yunan mitolojisinin bir etkileşimi olup; daha sonra topraklarında doğacak olan hıristiyanlığı doğrudan etkilemiş ve şimdiki katolik kilisesinin akaidini oluşturmuştur.
* roma tek tanrılı bir dinin resmi devlet dini olduğu ilk büyük imparatorluktur. yani roma ilk islam imparatorluğudur denebilir bir bakıma.
* tarih içerisinde asker eliyle en çok imparator değiştirilen devlettir. tahtın satılığa çıkarılıp, satın alan kişinin de sonradan öldürülmesi şöyle dursun; bazen askeri bir gelenek olarak devrik imparator preotorian muhafızlar tarafından tecavüze uğrar ve sonra öldürülürdü. imparatorun ölü bedeni ise bir vesta tapınağı yortusu olan tarpeian kayasından aşağı bırakılır ya da tiber nehrinin sularına atılırdı.
* ikiye bölünmeden sonra sebebini bir türlü anlamadığım şekilde başkenti ravenna'ya taşınmıştır. yıkılmadan önceki başkenti yine ravenna'dır.
* batı roma'nın yıkılma süreci 100 yıllık bir zaman dilimini kapsar. sanıldığı gibi attila tarafından değil, odoakr isimli bir got kabile reisi tarafından yıkılmıştır. attila ise dönemin "hasta adam"ını epeyce yıpratıp haraca bağlamıştır.
* doğu roma ise bilindiği gibi 1453'yılında kayzer-i rum fatih ii. mehmed tarafından yıkıldı. bizans adı ise 18. yüzyılda almanlar tarafından takılan bir lakaptan öte değil.
* m.s. 10. yüzyılda carolus magnus isimli bir romalı-galyalı asil tüm orta avrupayı ele geçirerek büyük bir imparatorluk kurdu. tarih kitaplarımızda şarlman (charlemagne) olarak geçen bu frenk kralı daha sonra roma'da vatikan eliyle taç giyerek "renovatio imperii" mahlasıyla roma imparatoru ilan edildi. bana kalırsa şarlman'ın ne döndüğünden haberi yoktu ve voltiare'in dediği gibi "aslında ne kutsal, ne roma, ne imparatorluk!" değidi ama bu devletin kalıntıları mukaddes roma cermen imparatorluğu olarak 19. yüzyıla kadar yaşayabildi. türkçeye kral olarak geçen asilzade ünvanının kökeni de bizatihi şarlman, yani carolus magnus'tur.
* çöküşten önceki birkaç yüzyıl anadolu ve civarındaki romalılar "rum" olarak müslümanlaşıp daha sonraki türkmen göçleri ile türkleşti. anadolu selçukluları (selçuk rum imparatorluğu) da bu mirasın takipçilerinden biriydi.
* daha sonra osmanoğulları tarafından bu büyük devletin ve devlet geleneğinin geri kalanı da türkleştirilip islamlaştırıldı. bu yüzden derler ki "latinin katolik olanına ispanyol, ortodoks olanına yunan, müslümanına türk denir."
şimdilik bu kadar yeter. yoruldum sevgili romalılar. atalarımın da dediği gibi