Bugünse norveç'i belki de norveç yapan o balıkçıların, bir kez daha ne kadar önemli olduğuna değineceğim.
Efendim ilk önce omega 3'ten konuya girelim. Omega 3 yapısında doğmamış bağ bulunduran bir yağ asidi. Esas kaynağı balık ve yeşil yapraklı birkaç sebze ile ceviz.
Bu omega 3 esansiyeldir. Yani dışarıdan alınması gerekir.
Beyindeki nöronlar bunları kullanarak zar hasarlarını minimuma indirgerler. Sinir sistemi yolaklarının tamir mekanizmasında rol oynar.
Depresyon ve Şizofreni tedavisinde kullanılabilir çünkü bu olayların temelinde hormonal bozukluklar yatabilir.
Enerji metabolizmasında görev alır. Mitokondrimembranına katılarak.
Göz sağlığınızı korur. Antikoagülan'dır yani kan sulandırır, böylece hipertansiyona bağlı kalp hastalıkları riskini azaltır.
En önemli etkilerinden biri de antiinflamatuvardır. iltihaplı romatizma hastalığına sahip insanlar için özellikle.
Fazlası burada; http://www.dfgd.org.tr/in...ular/antioksidan-nedir-20
Şimdi biz bu omega 3'ü az alıyoruz. Omega 6 alımına hücum ediyoruz. Omega 6 da ayçiçek ve mısır yağı yani.
Eskiden beslenmemizde omega 6/omega 3 oranı 4/1'ken şimdi bu oran 30/1'lere çıktı. Hal böyle olunca nörolojik, kardiyolojik, psikiyatrik ve romatolojik bozukluklar arttı.
Beyin yıpranıyor, yıpratılıyor yani.
Elleri neutrogenalı Norveçli kaptanlar ülkesinde her bir bireye yılda 22 kg somon yediriyorken bizim taka sahibi dayılarımız hamside 8 kg'da kalıyor!
Bi de minicik hamsi lan.
"Alıyorum yarısı kılçık."
O da bi işe yaramıyor gerçi;
(bkz: hakeme saldıran ts li taraftarı karşılayanlar)
O da yetmiyor bu balıkçı maskesi altında norveç'i şaha kaldıran insanlar 130 ülkeye balık satıyor, ülkemiz de 40.000 ton alıyor.