"Din afyondur" tâbiri komunistler tarafından uydurulmuştur. Türkiyede'ki komunistler bunu "islam" için kullanırlar. Onun için bende burada "islâm"ın afyon değil bilâkis hareketliliği ve dinamizmi emreden bir din olduğundan bahsedeceğim.
islâm, tembelliğin, uyuşukluğun o derece de karşısındadır ki, her ferde gördüğü bir yanlışlığı eliyle veya diliyle, yani nasıl mümkünse o sûrette düzeltmeyi emreder. Bu emir, vâki olana, hak ve adli korumak adına bir müdâhale demektir. Modern rejimlerde olduğu gibi bu müdahâleyi bununla vazifeli bir zümreye, meselâ polise mahsus kılmayıp umûma yaymıştır. Sonra da sözle ve fiille hiç bir şey yapma imkânı yoksa "kalben buğz"u emretmiştir. Tâ ki, ferdin müşahede ettiği fâsid söz veya hareket, kendisi için zamanla tabiîleşip de muhalefet hissi zâil olmasın. Üstelik bu sonuncu hâli, yani kalben buğz edilmesi ile iktifa edilmesini, imânın en zayıf bir derecesinin icâbı olarak ilân etmektedir.
Bu da demektir ki, yanlışa müdâhale, iman îcabı bir tavırdır. Ancak unutmamak gerektir ki, bu müdâhaleci tavır sadece yanlışa karşı değildir. Aynı zamanda doğruyu emretmek hususundadır ki, bunun şer'i adı: "emr-i bi'l-ma'ruf nehy-i ani'l münker"dir ki, bu ibâre, "doğruyu emretmek, yanlışı men etmek" demektir.
Nitekim Âl-i imran Sûresi'nin 110.ayetinden "siz insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. iyiliği emreder, kötülükleri men edersiniz." Anlaşılacağı üzere iyiliği emredip kötülükten nehyetmek ilâhi bir emirdir. Bu da her müslümanı islâm'ın bir nevi polisi yapar.
Ayrıca yine bir hâdis-i şerifte buyurulan "hepiniz çobansınız ve çobanlığınızdan mesulsünüz" başka bir hadis-i şerifte ise "hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, hemen ölecekmiş gibi de âhiret için çalışmayı emreden" bir dinin özü dinamizm değilmidir ? Buna afyon demek ne derece mantıklıdır.
Ayrıca islâmda toplum, idâre edenlere karşı mutlak bir itaatle mükellef değildir. Bu itâat, adâletle kâimdir. Adaletten ayrılan hüküm sâhiplerine itâat değil, isyan vacip olur. Bunun şer'i adı ise, "huruç ale's sulta" yâni otoriteye baş kaldırmaktır. Bu da islâmda ki dinamizmin bir tezâhürüdür.
Diğer taraftan zamanla ortaya çıkacak yeni yeni meselelerin islâmın kıymet hükümleriyle te'lif edilebilmesi için, ehline, "içtihat kapısı" kıyamete kadar açık bırakılmıştır. Sistemin, bilhassa sosyal hükümleri itibarıyla durağanlaşmasını önlemek üzere, samimi islâm âlimlerine tanınan bu salahiyete ilaveten bir de her yüzyılda bir "müceddid" yani yenileyicinin zuhûru müjdelenmiştir.
Hulâsa edersek, bu derecede dinamik olan bir dine komunistlerin afyon demesi onların islâmdan bi-haber olduklarının göstergesidir.