passolig, kötü stadyumlar, kötü zeminler, şaibeli mhk ve onların şaibeli hakemleri, takımların arasında büyük balık-küçük balık düşüncesinden oluşan sadece puan almak veya kazanmak için oyunun her türlü çirkinleştirilmesi ve olmayan kültürü ile oynanan zavallı oluşum. ingilizler futbolu bulduğunda yeniliğe açık olduğunu biliyorlardı işte o futbol günümüzde milyon euro'ların döndüğü ticari oyuna dönüştü bir çok kurallar bir çok değişim geçirdi ama bizim ülkemizde oynanan resmen hala yeni nesil ayak topu. hiçbir zaman gelişim olarak pik yapamayacağını düşünüyorum. çünkü için de bulunan çoğu insan sabit fikirli, yeniliğe açık değil. yeni gelenlerde eskilerden farkı olmayıp, düzene ayak uyduruyorlar. misal büyük kulüp başkanı, yöneticileri geldikleri gibi yıldız topçu almaya, sadece taraftarlarını uyutmak için klasik söylemler yapmaya, geleceğe yatırım yapmak, geleceği güvence altına almak yerine günü birlik basit işlerle uğraşıyor. mircea lucescu'nun bir demeci vardı ; 'türkiye'de başkanlar genç isimler yerine yaşlı yıldız isimleri getirmek istiyorlar' diye işte kulüpler böyle yönetilince taraftarın beynine de aynı düşünceler empoze ediliyor. mesela x bir genç topçu küçük bir hatasında direk tribünler tarafından aforoz ediliyor, hor görülüyor. geleceği olmayan bir zamanların efsane veteran topçularıda bulunmaz hint kumaşı muamelisi görüyor.
anadolu kulüpleride kümede kalma uğruna bir nevi 40 takla atıyor, stadyumlarındaki zeminleri top oynanmaz hala getiriyorlar, büyük takım taraftarlarına fahiş bilet fiyatları diretiyorlar. afrika'dan yaş küçülten ve az çok yetenekli siyahi topçuları getirip kendi çapında bir şey başardıklarını sanıyorlar. anadolu takımlarının teknik adamlarıda takımlarına sistem kazandırmak yerine sığ düşünerek sadece futbolun içine çomak sokuyor. türkiye'de set halinde 10 kişi savunma yapmak sistem zannediliyor. oysa bana göre anadolu takımları ne kontra atak oyunu oynuyor, ne de merkezi hücum oyununu oynuyor. sadece oyunu kitleyip kaos futbolu, doğaçlama futbol oynuyorlar. bu kadar yalnışın olduğu bir lig'de doğal olarak seyir zevki denen şey kalmıyor. kendi tuttuğum takım şampiyon olsa da olmasa da inanın ben maç seyrederken artık keyif almıyorum. sürekli oyunun kesilmesi, ikili mücadelelerde güçlü olan topçunun değil de güçsüz olan topçunun kendini yere atarak faul alması, deyim yerindeyse hırsızlık yapması, hakemlerin otorite kuramayıp verdikleri kararların etkisi altında kalmalarından oluşan oyun için saçmalaması derken sahada futbol oynanmıyor. herkes kibirli, herkes en iyi, herkes egoist, herkes kazanmalı, herkes oynanan oyunu değil de kişisel hırslarını, rant uğruna bu mantaliteyi düşünmeli. bundan 20-40 yıl sonra da bu düzen böyle devam ederse bu ükede oynanan futbol, futbol dışında her türlü şeye benzer. kaldı ki kimse de bir epl ya da bir la liga olsun istemiyor. futbolseverler sadece futbol görmek istiyor.