aza kanaat etmek. cidden düşündüm de az özlemek diye bir şey var. duygularımı inkar edecek değilim. çok özleyecek olduğumda hemen gidip televizyonu açıyorum. kafamı dağıtacak şeyler yapıyorum. minimum noktada tutma gayretindeyim artık duygularımı. yer ile gök arasında bile bir hava, boşluk var, bi soluklanmalı. sanıyorlar ki birini sevince ve o gidince her şey bitecek. öyle bi dünya yok. içindeki raflara yerleştirmek zorundasın dağıtılmışlıklarını. o da ayrı bir konu. bir de zaten çok sevmeye başlayınca az özlüyorsun. aşk, platonik aşk, karasevda adı her neyse bu duygular sadece tek bir kavramı zirveye taşırlar. çok seviyorsan çok özleyemezsin, çok özlüyorsan da çok sevemezsin. birbirlerine ilaveten çoğalırlar.