daha 18 yaşında falanken kuaför salonlarında sık sık vakit geçirir, her gördüğüm şeyi almak için bol bol para harcardım.
bir gün saçlarımı maviye boyattım ki küçük bir şehirde yaşıyoruz, kolay kolay kaldırmazdı o zamanlar.
canım babam "kafanın dışı yerine içiyle ilgilen" dedi bana. o an kendimi tam bir embesil gibi hissettim (belki de gerçekten öyleydim)
saçımı son boyatışım oldu, yıllardır doğal rengiyle kullandım hiçbir şey eksilmedi valla. tabi çok daha fazla edebiyat, siyaset ve güncel konularla ilgilenmeye başladım.
sonuç: milyonlarca okunmayı bekleyen kitap, boyanmaya harcanmayan bol miktarda zaman, gerçeklere şekilcilikten çok daha fazla önem veren bir birey.