dine yakın olmakla dini yaşamanın farklı eylemler olmasından kaynaklıdır.
dine yakın insanlar ki bunlar sağdan soldan duydukları ile hareket ederler. değer yargıları 'çevreye' göre şekillenir.
'mahalleli ne der ya da bizimkiler ne der' diyerek göstermelik faaliyetlerde bulunur. dini yaşamak degildir amaç. 'göze girmektir'.
bu durum sonrasında açmaza düşürür 'yakın'ı.
duydukları, gördükleri, yaptıkları ve yapamadıkları çelişir. bu da travmaya sebep olur.
oysaki 'yaşayan' dinini 'kaynağından' öğrenir ya da öğrenmeye çalışır. hurafe karıştırmaz işlerine. 'kim ne der' diye de düşünmez. kula kulluk etmeden, tek düşüncesi 'rıza' kazanmaktır.
aidiyeti insanlara değil yaratıcısınadır. haliyle 'yaşayan' kişi psikolojik bir buhrana da düşmez. çünkü ona destek olan 'gücün' farkındadır.