Çocukluğumda, yaz tatilinin başlamasıyla koşarak gittiğim ev. Tatilin en keyifli kısmının anneanne evinde geçiriliyor olması...
Önündeki bahçede bütün gün bisiklete binmek. Düşüp dizlerin parçalanınca anneannenin kucağına koşmak. Onun yaralarını sarması, sonra önüne sıcacık bir kap yemek koyması.
Gece mis kokan yatağında ona sarılıp uyumak. Sabah uyanınca taze ekmek, peynir, zeytinli kahvaltının sofrada hazır olması.
O evde bulunduğun her dakika huzuru yaşamak. Ayrılırken içinin bir parça buruk kalması.
Artık o eve hiç bu şekilde gidemiyor olmak. Rahmetlinin bıraktığı hatıralarla avunmaya çalışmak...