bilinçdışımın bana ettiği oyuna bakar mısınız. asıl ben bilinçdışım mıyım yoksa bilinçli halim mi? öteki olan kim beriki olan kim. ben derken benden kastım nedir. bu bir kişilik parçalanması olabilir. altını çizdiğim satırlar vardı bilinçdışıyla ilgili. belki de bu rüya altını çizdiklerim. rüya herkese anlatılmaz kenafir gözlüler de okur, ama anlatmamak bana sıkıntı.
rüyaya bakar mısınız?
güya ben kara bulutların olduğu bir günde yağmur çiselerken bir mezarlıktayım ve mezar kazıyorum. bu mezarı neden kazıyorum diyerek düşünürken kamera başka bir açıya geçiyor sanki ve bir bakıyorum ki beyaz bir gelinlik var. içinde kimse yok. beyaz bembeyaz bir gelinlik. amma akılsızım ha diyerek gülüyorum, şuncacık gelinliğe bu kadar derin mezar kazılır mı?
sonra belirsiz bir hoparlörden bir fon müziği başlıyor,; gür ve tok bir ses şiir söylemeye başlıyor.
kendi ellerinle kendi umutlarına mezar kazan
anladın mı şimdi her şey yalan her şey yalan
bu mısrayı söylüyor sürekli.
hayır, hayııırrr olamaz diyerek kan ter içinde uyanıyorum. uyanır uyanmaz yanımda sıcak çay olmuş oluyor. çayımdan iki yudum alıyorum ve geri uyuyorum.
uyur uyumaz kendimi sislerin içinde büyük bir ormanda buluyorum. ormanda dehşet verici sesler var. seslerin içinden bir ses belirginleşiyor. çek o bileğini oradan. çek o bileğini oradan. sol elimde sızı.