Tanım, sözlük yazarlarının çocukluk dönemlerinde yaptığı o zamanlar utandıran ama büyüdükçe güldüren anılarıdır.
Malesef gerçektir efenim.
izmirden şuan bulunduğumuz şehre tanışalı bir sene olmamıştı daha.
6-7 yaşlarındayım.
Yazın sıcağında bahçede (sitenin icindeki çimenli bir alan) don ateş oynuyoruz vıgır vıgır çocuk dolu etraf tabi o zaman.
Kahvaltıdan çıkıp hava iyice kararana kadar girmiyoruz o zamanlar. Arada bir anne cimciğiyle öğlen yemeğine zorla alıkoyulmak dışında sürekli koşturuyoruz ortalıkta.
O gün yine koşturuyorduk her zamanki gibi. Akşama doğru sıkışmaya başladım, tuttum. Tuttum. Tuttuuuuuum. Dayanamayana kadar tuttum.
Oradan eve gidip gelene kadar oyun oynayamayacağım ya hani, sanki çok büyük kayıpmış gibi amk. tuttukça tuttum çişimi. Koşuşumu da etkiliyor tabi. Zaten o zamanlar patabis gibi birşeydim.
Çocuk: ihihihi ebeledim seni.
Ben: banane be saymıyorum ben.
Ç: niye saymıyorsun ya tuttum ya işte.
Ben: ben iki saattir tutuyorum ama ya haksızlık işte. (Bizimle beraber oynayan kuzenim vardı aramızda, neyi tuttuğumu anlamış olacak ki kıs kıs gülüyor geriden)
Kuzen: elticik yine yapıyorsun on numaralı dansını. (O zamanlar çişim geldiğinde istemsizce yaptığım bir hareketti, ileri zamanlarda her çocuğun kendine özel bir çişim geldi dansı olduğunu öğrendim)
Ç: sahi ne yapıyorsun öyle sen?
Ben: hi hiçbir şey, boşver. Durun iki dakikaya geliyorum ben. Oynamayın bak ha.
Diyerek oradan ayrılıp eve doğru koşturarak merdivenleri çıktım ve kapıyı çaldım. Ama açan yok.
Gezek annemin komşuya gittiğini anlamam çok uzun sürmemişti ama iyice sıkışmıştım da.
Bir süre bekledim ama sonra bu işin böyle olmayacağını anladığımdan merdivenleri çıkmaya yeniden başladım. (Kuzenimin evi 4 kat yukarıdaydı)
Ben: yengeeeee güm güm güm
Kapıyı tekmelemeyi bırak kafa atacak durumdaydım artık.
Çaldım çaldım çaldııııım…
Ama açan yok.
Sonra alttan hissettiğim hafif bir rahatlamayla ve sıcaklıkla mutluluğa eriştiğimi hissettim.
Büyük bir su kitlesinden bahsediyoruz burada. Ayakkabıların içi bile dolmuştu diyebilirim. Küçük şeyler bu rahatlamayı ve bu zevki veremez zaten, bu zevki ve bu rahatlamayı veremez küçük şeyler, hepinizin bildiği üzere. Büyük olacak…
işim bittiğinde tam geldiğim hızla eve kaçmayı planlarken bir anda kapı açıldı.
Karşımda şok olmuş bir ifadeyle bana bakan bir çift göz.
Büyük kuzenim: anneeeee. Diye bağırdı içeriye. Sonrası tam hatrımda olmasa da beni eve aldıklarını, yıkadıklarını temizlediklerini ve temiz kıyafetler giydirdiklerini biliyorum. (Ben olsam ilk iş ayakkabıları çöpe atardım ama neyse)
Şu yaşıma geldim bu yaptığımdan dolayı hâlâ pişman değilim. O zamanlarda benimle dalga geçtiklerinde sinir olurdum ama şimdi ben kendimle dalga geçiyorum.
Oh iyi ki işemişim falan diyorum.
Gerçi onlar da hala dalga geçiyor. Geçen kuzenim "bak beni dellendirme, sıçarım ağzına." gibisinden bir laf ettiğimde "zamanında ayakkabıma işemiştin ya alamadın mı daha hırsını?" deyip göz kırpmıştı. :')
Sonra her zamanki gibi yarım saate yakın boğuştuk. Aslında ayağımın altına almasını da bilirdim de, kedisi benden 3 yaş büyük, 15 santim kadar uzun ve erkek olunca pek yemiyor açıkcası.