bini aşkın kitapla ilişkim oldu ve bu kitapların çoğu felsefe alanında idi lakin hiçbir kitap beni bu kitap kadar etkileyemedi. Jack london'ın insan-olmanın üst sınırlarında gezdiğine inandırdı bu kitap beni.
Kitabı bitirdiğimde hala önümde açık bir vaziyette duruyor ve ben öylece karşımdaki duvara bakıyordum. Bu 25-30 dakika kadar sürdü. Sonra bu kitabın yalnızca okumanın bitmesiyle bitmediğini anladım. Ne zaman "kitap" denilse aklıma hep "martin eden" gelir.
Temsil ettiği şeyler, yaşadıkları, arzuları ve hırslarıyla martin eden gerçekte veya kitaplarda varolan en büyük karakterlerden birisi.
ikinci defa okumaya cesaret edemedim. Çünkü açtığımda kelimelerle çizilmiş bir portredeki iki göz gibi bana bakıyordu martin eden ve bu çok ağırdı.
Kesinlikle ve kesinlike "kitap okurum" diyen birisi bu kitabı okumadan önce böyle bu söylediğinden emin olmasın.