çocukluk

entry292 galeri
    202.
  1. yaramazlık yapabilme özgürlüğüdür...

    kimi için çok güzeldir çocukluk, meyve ağaçlarının tepesinden düşüp kolun bacağın kırıldığı, kısa pantolonla siktiriboktan plastik bir topun peşinde geçen günlere tekabül eder. kısmen benim için de geçerli oldu aslında bu türden durumlar ama geriye kalan büyük bölümde aslında çok da olumlu şeyler yok; annem ölümcül bir rahatsızlığa yakalandığında henüz 4-5 yaşlarındaydım, bu sebeple çocukluğumun bir kısmında diğer aile büyüklerinin elinde büyüdüm. hoş, "bir kısmında" diyorum ama annemin fiziksel olarak yanımda olduğu zamanlar da hastalığı sebebiyle beni tanımayıp "komşunun çocuğu mu bu?" dediği dönem büyük ölçüde... biraz suskun bir çocuk olduğum için aile büyüklerim tarafından hep "uslu, efendi çocuk" diye övülürdüm. çocukluk işte; birisi bana bir övgüde bulunduğunda hemen içini doldurmaya, onu mahçup etmemeye çalışırdım. yaramazlık yapmak istediğimde ise "annenin yokluğunda insanlara sorun çıkarmamalısın" cümlesine toslardım. o yüzden bir süre sonra yaramazlık yapmamak gerektiğini öğrendim. günlerimi evde susam sokağı izleyerek, legolarımla oynayıp kendi kendime "icatlar" yaparak geçirdim. alerjik bir rahatsızlığım olduğundan bahar aylarında sokağa çıkamazdım uçuşan polenler yüzünden. pencereden aşağıda oynayan arkadaşlarımı seyrederdim. bir de her ezan vaktinde "dünyadaki bütün annelerin iyileşmesi için" ellerimi açıp dua ederdim; ne de olsa bütün anneler bir gün mutlaka büyük bir hastalık geçirmeliydi ve hepsinin duaya ihtiyacı vardı... şimdi geriye dönüp baktığımda 80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak güzeldi fakat sanki diğer çocuklar için daha güzeldi... keşke zamanında daha fazla yaramazlık yapma şansım olabilseydi. kendimi sanki doğaya karşı gelmiş gibi hissediyorum...
    3 ...