muhsin bey adeta adaletin simgesi değil bu filmde. ama dürüst bir adam ve kendi halinde yasıyor, toplum ne ister, piyasa neyi gerektirir diye değil kendi ahlak değerlerine göre hareket edip ekmek parasını kazanıyor.sonra urfadan bir davaroğlu davar gelip bu adamın o naif duygularını sömürüp, muhsin bey'i sırf hayalleri için dolandırıcılığa kadar sürüklüyor. muhsin bey de biraz kendi yapamadıklarını yapmak istiyor bu davarın üzerinden aslen.diyor ya, "Sen ne diyorsun lan ben bu işe hayatımı koydum.Şerefimi feda ediyorum ulan ben.Niye ha niye? Senin için hayvan, kendim için. ilk defa bir boku doğru dürüst becerebilmek için. Bu kaset çıkacak. Sakın bana hayır deme! Sakın deme!!!
sonra ne oluyor, ahlak timsali naif muhsin bey, kendini feda edip şu çocuga o kasedi çıkarın diyor. kaset çıkıyor, hasret olmasa mapus iyidir derken, davaroğlu davar hasretliği düdüklüyor dışarda. muhsin çıktığında hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını görüyor.
'çiçekler ölmüş. hepsi. eskiden bir yer ayarlardın, güneşi iyiyse yerini de sevdiyse ne biçim açardı. şimdi güneş aynı, ışık aynı, yer aynı. suni gübre istiyorlar, 1-2 gram potas koyunca bir coşuyor namussuzlar ama sonra. ölüyorlar .'
benim anlamadığım filmin sonunda hepsinin yüzüne tükürdü eyvallah da o pavyon karısını neden yanına aldı yıne anlamadım. sözün özü; muhsin bey, karakter değil, bir ütopyadır, külttür.