"su şafağa dönüşür ve güzün felsefesi yaprağı akarına bırakmak..."
Kanla, ölümle, zulümle gelen 12 mart faşizmini "yüreklerin götürdüğü yere giden" devrimciler karşılamıştı; onurlu ve yiğitçe... Onlar, bir yaprak gibi, kendilerini, akarına bıraktıkları suyun, şafağa dönüşmesi için savaştılar...
Karadeniz'in bir sahil kasabasında başlayan yolculukları, hiç bitmedi. Deniz'i kardeş ilan eden yürekleri, kölelerin zincirini kırmak, faşizmin silahlarına göğüs germek için kabardı. Ve hiç dinmedi...
"bu yağma sanki yıkık hanların ve yazından boz çalınan erguvanların üzerinden bir dağ, örneğin Nurhak olup geçmiştir."
On yiğit insan, Kızıldere'de canlarını bir armağan gibi sundular ülkelerine... Ve kanları daha akmadan bir gül kokusu, bir karanfil rengi, bir zafer türküsü olup oradan oraya yayıldılar... Ve halklarına ölümün bir yok oluş değil, kurtuluşa uzanan bir yol olduğunu öğrettiler... Onlar düşmanın topuna, tankına, tüfeğine, mermisine göğüs gererken "bir acının hüznünü bir sevdanın tomurcuğuna" dönüştüren halkları yine onlara gebe kalmak için bastı çocuklarını göğüslerine...
Ölüm hangi denizleri gezmiştir
Bilinir ama mutlak
Bir büyük hasrete kolan vurarak
(Mahir) çıkar kalbimin önüne.
Onların kanları ülkemizin şafağına bir nehir gibi aktı. Ve tarihin en kıvrak dönemecinde ayaklarımızı basabileceğimiz bir kızıl nokta bıraktı.
Onlar; Türkiye halklarının bükülmez bileği, yengileri, Türkiye halklarının mücadelesinin mihengidir... Kanlansa da, parçalansa da yüzlerindeki eksilmez gülümseme bu yüzdendir...
işte doğu ki, orada her şey
Kendini yeniliyor batarak.
Kızıldere'yi yüreğine sevginin mendiline işlenmiş bir nakış gibi işleyen devrimcilerin, kendilerini Türkiye emekçi halklarının sömürü, baskı ve zulme verdikleri "insanca yaşama" mücadelesine adayacakları mutlaktır...
Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi'nin yiğit savaşçıları, hayatın mahir’leri: türküleri ve destanlarıyla, yürekten yüreğe bir büyük hasreti anlatan bu halk ve o türkülerle destanları dinleyerek, o hasretin özlemini duyarak büyüyen bizler; aynı ateşin koru olmak ve "kurtuluşa kadar savaş" şiarını haykırmak için yola çıktık...