Lezbiyenler, gayler, travestiler, orospular ve siyah insanlar...
Hepsi onlarca senedir en alçak sözlerle yargılanıp alay edildiler. Zaman zaman isyan ettiler. 3 gece ve gündüz sürdü isyanlar, bu isyanın sonunda amerika'da gay özgürlük hareketi organizasyonu faaliyetlerine başladı. Bu grup kendilerini devrimci olarak nitelemekte ve tamamiyle cinsel özgürlük o zamanki temel amaçları. Toplumsal cinsiyetçilik ve empoze edilmeye çalışılan rolleri de tanımadıklarını bildirilerinde söylüyorlardı. O çıkardıkları isyanın haberleri dünyada geniş yankı buldu ve sırasıyla fransa, kanada, , avustralya, almanya, italya, belçika, hollanda ve büyük britanya'da da benzerleri görüldü.
The stonewall inn, gay özgürlük hareketinin başladığı bardır, zamanında çoğu gay bar gibi mayfa tarafından yönetilmekte ve polislere barın kapatılmaması için para ödenmektedir.
Zenci hakları ve gay özgürlük mücadelesi arasında bağlantı var anladığım kadarıyla. Martin luther reisin suikastinin etkisiyle bir sürü isyancı meydanlara dökülüyor, bu gay özgürlük hareketi adını ulusal özgürlük hareketi olarak drğiştiriyor. Bu gay kulübü kendini dünyayı isyana çağıran devrimci örgüt olarak gösteriyor. Devrim bunlar için kendilerinin baskı altında olduklarının, üçüncü dünya ülkelerinin, zencilerin ve çalışanların bu kokuşmuş düzene isyan etmeleri anlamına gelmektedir.
"Hasta olan ben değilim fakat toplum bana hasta diyor." Mottolarından bir tanesi.