Öncelikle şu konuya değinmemiz lazım ; Gerçek özgürlüğümüzü yaşayabilmek için , bizi dış dünyaya bağlayan zinciri kırmaya çalışmamız gerekir . Montaigne ;
''Dünyada en önemli şey , kendi olmayı bilmektir.''
Der . Bu çok büyük anlamdır . insan kendi bilinci ve muhakemesiyle insandır . Objektif düşüncenin olmaması ve özgürlüğün serin rüzgarıyla bağımsız düşünce söz konusu olabilir . ''insan nedir ?'' sorununa yeni ve dolaylı bir cevapta var : insanın sürekli olarak kendisini araştıran bir yaratık , varoluşunun her anında varoluşunun koşullarını incelemesi ve denetlemesi gereken bir yaratıktır . Bu bir gerçektir lakin önümüzde de demir gibi gerçekler durmaktadır . Eğer ;
Bir insanın belli başlı fizyolojik ihtiyaçları tatmin edilmezse , Özgür bir ortam sağlanmazsa , Refah seviyesi düşerse , yaşam riskleri artarsa , huzursuzluk ve anarşi başlarsa ; Felsefe yapmaktan bahsedemeyiz . Felsefeye birden ulaşamayız . Unutmayalım ki ; Felsefe bir bilimdir . Bilim ise sistematiktir . Buna paralel olarak , soruların önemi olduğu kadar cevaplarda önemlidir . Cevapların önemli olduğu kadar da , bilgi önemlidir . Temeli kurmadan , ileriyi göremezsiniz .
Felsefenin tarihi ilkel insana dayanır . Bunu ilk örnekleri duvarlardaki çizimlerdir . Hatta sanatın da temelidir aynı zamanda . ilkel insan , dikkatimizden kaçan pek çok ayırıcı özellik karşısında bizden daha duyarlıdır . insan kültürünün en aşağı basamaklarında , taş devri sanatında bulduğumuz hayvan çizim ve resimleri , çok kez doğalcı özyapıları yüzünden beğenilmiştir . Bu çizimler , ilkellerin her türden hayvan biçimi konusunda , şaşırtıcı bir bilgileri olduğunu gösterir . ilkel insanın tüm varoluşu , büyük bir bölümüyle gözlem ve ayrı seçi yapma konusundaki becerilerine dayanır .
Tarihteki birçok görüş ve düşünceler , merakla ortaya çıkmıştır . Merak soruyu doğurur , Soru ise cevabı arar . Hakikatı arama yolundaki en büyük etken budur . işte bu yüzden tüm benliğimizi saran zincirleri koparmalı , özgür düşüncenin yollarını açmalıyız .