Nefes alma işinin büyük kısmı ciğerlerde gerçekleşir. Kafa sadece gerekli oksijenin vücuda girmesine yardımcı olan bir kapıdır. "Hava taşıma" işlevi gören bir yapı için fazla kompleks olan kimi eylemler de burada gerçekleştirilir. Hapşurmak ve konuşmak gibi. Bu eylemlerden en gizemlisi hiç kuşkusuz "gülmek"tir. insan davranışları içerisindeki en "aykırı" eylem olan gülme, kahkaha, kıkırdama, katılma gibi formlara bürünebilir. Bütün gülme çeşitleri kendi belirgin "imza"sına sahiptir. Bu "imza"lar kısa,sesli harf içeren notalardan oluşur ve saniyenin 10'da 1'inden uzun sürmez.Bu eylem, saniyenin beşte biri gibi sürelerde kendisini tekrar eder. Gülme belirli bir sesli harfle başladığında, onunla devam eder; "ha ha ha" diye gülebilirsiniz, "he he he" diye gülebilirsiniz, ama "ha he ha" diye gülemezsiniz...
GÜLME BULAŞICI
Gülmenin "bulaşıcı" olduğu 1962 yılında kanıtlanmış bir gerçektir. Tanzanya'daki yatılı okulda "kıkırdamaya" başlayan üç kızın sonu gelmeyen kahkahaları saatler sürünce okuldaki diğer 159 öğrenciye de bulaşır ve sonuç inanılmazdır; 16 gün süren kahkaha krizi. 16. günde okul yönetimi büyük bir hata yaparak okulu tatil eder ve "kıkırdayan" kızları evlerine gönderir. Böylece salgının tüm kasabalara yayılmasına yardımcı olur. 2 yıl süren salgında kimse ölmez ancak günlük yaşam büyük sekteye uğrar. Normal şartlarda, insanlar yalnızken yanlarında birileri olduğu anlara kıyasla 30 kez daha sık gülerler.
NEDEN GÜLÜYORUZ?
Peki neden gülüyoruz? Bilimadamları henüz bu soruya yanıt bulamasalar da,benzer bir konuda çözüme ulaşmış görünüyorlar: kendi kendimizi gıdıklayamamak. Kendi kendimizi gıdıklamak işe yaramıyor çünkü beyin,vücudun kendi hareketlerinden kaynaklanan hisleri bastırır, böylece kendisini gerçek işine odaklamış olur; dış dünyadan gelen beklenmedikuyaranlara karşı tetikte olmak... *