herkesin ama herkesin yaşadığıdır. neredeyse her gün çoğumuzun şahidi olduğu kişilerin yaşadığı hayattır. peki çözüm nedir? sana berbat bir hayatı olduğunu söyleyen birine çözüm olarak ne sunabilirsin? ona yardımcı olamıyorsun değil mi? hadi biraz sohbet edelim. sen hayatı berbat olan biri ol ve bana bu konuda sürekli yakınıyorsun. sürekli ama sürekli yakınıyorsun. peki gerçekten hayatın bu kadar berbat mı, yoksa bir şekilde kendini mi kandırıyorsun? kendini kandırıyor isen bunun sebebi ya da sebepleri nedir? asıl sorulması gereken soruyu kendine sorup bir cevap aramaya çalıştın mı? bu gibi sorular ve cevapları bizi belki doğru bir yola çıkarabilir diye düşünüyorum.
berbat bir hayat yaşıyorsun biliyorum, senin için her şey berbat ve olumsuz gidiyor. garip olan şu ki bundan ilginç bir şekilde gurur duyuyorsun. berbat bir hayat yaşıyorum derken ki gurur duyuşunu görebiliyorum. sen bunu göremiyorsun ve işte tam da bu yüzdendir ki sürekli berbat bir hayat yaşıyorsun ve yaşamaya da devam edeceksin. bu gurur duyuşun ile kendi kendine yarattığın berbat bir hayatın yücelmesini büyük bir zevk ile izliyorsun ve bunun farkında bile değilsin. bunun neresi gurur duyulabilir bana söyler misin? hiç düşündün mü daha önce, "neden sürekli hayatımın berbat olduğundan bahsedip yine bu konuda çevremdeki insanlara yakınıyorum ben" diye sordun mu hiç kendine? neden yakınıyorsun? işte bu yakınmayı bıraktığın an yaşadığın hayatın aslında sandığın kadar berbat olmadığının farkına varacaksın. evet hayat gerçekten de pembe şekerlerden oluşmuş mutlu bulutların monami mavisiyle boyanmış gökyüzünde süzüldüğü ve aynı boyalarla yüzleri gökkuşağı renklerine boyanmış insanların kahveçekirdekleri üzerinde mutlu bir şekilde dans ederek eğlendiği kadar yapmacık bir mutluluk içermiyor fakat sandığın kadar da kötü değil çünkü bunu yaratan bizzat sensin ve berbat hayatınla inceden inceye gurur duyuyorsun. berbat bir hayat yaşamak gurur duyulacak bir şey değildir. hayatının berbatlık derecesi hakkında bir bilgim yok. elimde olan tek şey bu ve bu abes halet-i ruhiyen bana senin kendini kandırdığının bilgisini veriyor sadece bu.
ekleme: bir çözüm ihtimali daha var o da ilaçlar mı dersin? o ilaçların seni gerçekten iyileştirdiğini mi düşünüyorsun? kafa yapını radikal bir biçimde değiştirmediğin müddetçe onları kullanmaya mahkumsun. sanırım hayatta yaşayabileceğin en ağır olay ölümdür. bir başkasının ölümüne, bir yakınının ölümüne şahit olmaktır ve bu bile tek başına hiçbir şeydir diyebilirim. asıl olan şey bir sürü kötü olayın ardı ardına gelmesi olabilir belki de. eğer şu kadarcık bir şansın varsa ki herkes buna sahip, onlar da hayat çizgisinin bir yerinde mutlaka yok olup gider. işte bundan sonrası duruma göre senin kendini kandırman ile devam eder ya da etmez çünkü öyle alışmışsındır ya da olması gerekeni yaşıyorsundur. bu kötü hali hayat çizgisinin başından sonuna dek inatla yaymaya çalışmak demek her gün aşık olmaya çalışmak veya her gün mutlu olmayı istemek gibidir. bir katmanı tüm bir hayata yayamazsın. hani sürekli derler ya iyisiyle kötüsüyle diye, işte olması gereken hayat acaba bu dualitede mi saklı dersin.