aşırı duygusal bireylerin sıkça başına gelen durumdur. genellikle ergenlikte de sıkça görülür; çünkü ergen kişi, çocukluğun saflığından yeni çıkmış olup yetişkinlerin yapay dünyasına ilk kez adımını atarken bu konuda genelde tökezler. yetişkin dünyadaya aitlerin bencilliğini ve sahteliğini görmezden gelmeye çalışır önce, bir süre sonra yapamaz, arada kalır-beklentileri o dünya için abartılmıştır; hayal kırıklığı kaçınılmazdır. (bkz: the catcher in the rye)
kimi zaman bir insana karşı, kimi zamansa hayata tutunmak için sahip olduğum hayallere karşıdır bu eylem. insan hayalleri konusunda çok büyük beklentilere girerse, sonunda gerçekleşmeyince büyük hüzün duyar, yıllarca gökyüzünde uçuşunu izlediği uçurtmanın ani düşüşünü aslında içten içe tahmin etse dahi yıpranır. bir insana karşı olan beklentiler ise daha yıkıcıdır, kişiden kişiye ve duruma göre bu beklentiler basitten komplekse değişir; düşünceli olmasını, size bugün iltifat etmesini, sizi arayıp sormasını, halini hatrınızı sormasını, sizi sevdiğini söylemesini, gözlerinizin içine bakmasını... gerçekleşmez bu beklentilerin çoğu; çünkü o hep kendiyle meşguldür, olmak zorundadır-böyle adapte olmuştur yetişkinler dünyasına ve sen de böyle olmak zorundasındır. bunu anlamak zaman alır, kişinin kendini değiştirmesi, insanlardan beklentiye girmemek gerektiğini öğrenmesi; çünkü beklentiye girdiği sürece mutsuz olacak, hayal kırıklığına uğrayacaktır insan. Bu yüzden en iyisi kimseden bir şey beklemeden kendi gücüyle hayata devam etmesidir, olması gerekendir.
ayrıca abartmak her zaman tehlikelidir,
(bkz: ne kadar yükseğe çıkarsan o kadar sert düşersin)