12 Eylülden sonra gündem dışına taşınmaya çalışılan bir sorunun, üstünün başarılı bir şekilde kapandığının göstergesidir. kişilerin düşünme ve insanca yaşama hakkı elinen alındığında veya hiç verilmediğinde doğası gereği öfkeli bir tepkisi olur, büyüdükçe biçimlenen bu tepkinin önüne geçmektir tüm iktidarların amacı. bu tepkiyi köreltme çabası daha ilkokulda ders kitaplarında , sıralarda başlar. hoşgörülü olmak güzeldir elbet fakat maddi durumu iyi olan ailelerin fakir olanlara yardım yapması sonucunda zengin olan çocuğun kendiyle gurur duymasının sağlanması ve iyiliksever olarak gösterilmesi, bu çocukların , onların neden yardıma ihtiyacı var , neden bizim gibi değiller sorusunu kafasından tamamen uzaklaştırır, fakirliği değiştirilebilecek bir gerçek olarak değil doğru ve yerinde olması gereken olarak görmesini sağlar, yardım yapılan çocuk ise kendisine öğretilenler gereği minnet duyması gerektiğini düşünerek , içindeki isyan duygusunu bastırır. " çalışıyorum çalışıyorum olmuyor kaderim bu benim" değil, "ben çalışıyorum olmuyor bu düzende bir sakatlık" vardır verilmesi gereken tepki. depremde hayatını kaybetmek , trafik kazası geçirmek veya yolda yürürken sapasağlamken kalp krizi geçirmek , bunlar kader olabilir, fakat yoksulluk dayatılandır , ilahi değildir.