4 yıl öncesinden bir fotoğrafa denk geliyorum. Lise vakitleri. 7-8 kişi varız fotoğrafta. Tek tek bakıyorum kim varmış diye. Biri bile yanımda değil şimdi. Yarısı benden nefret ediyor.
Fotoğrafın ortasında ben varım. seviliyorum. yalnızlık hissettiğim bir an bile yok topluluk içinde. illa ki bir ilgi, bir alaka görüyorum her an. Bir şekilde farklıyım çünkü. merak uyandırıyorum. hahaha ulan eski en yakın arkadaşlarımda merak uyandırıyorum ve şimdi fark ediyorum bunu. dört yıl sonra düşününce anlıyorum etrafımdaki ilgi çemberini. neyse siktir edin. kısaca sınıfın "cool" çocuğuyum o zamanlar.
Okula başladığım günlerin tam tersi yani. Kimsenin yüzüne bakmadım aylarca. Herkes birbiriyle tanışırken ben her geleni tersledim. Yeni okul, yeni semt. Aynı dili konuşan farklı bir ülkede gibi hissediyordum kendimi. Kelimeler anlamlı ama karşılıklı anlaşma yok. Gel zaman git zaman alıştım buralara. Onların değişecek hali yoktu, ben değiştim. Değişime en açık olduğum yaşlar tabi. Her geçen gün onlardan biri oluyordum. Kültürlerine alıştıkça daha da onlar oluyor, yetmiyor, onlardan daha da onlar oluyordum. zamanla aramızdaki benzeşme süreci yeniden farklılıklara kapı açtı. eskiden ben doğu onlar batıyken, artık ben uzak batı oluyordum. e tabi istikameti belirsiz bir yolculuk bu. nasıl duracak? nasıl dursun?
bilmem...
dursun mu?
tekrar bakıyorum fotoğrafa. bitti sanmıştım. dönüşümüm hep bir noktada biter sanmıştım. evet artık bu insanlar anlaşabileceğim insanlar, bu kişilerle hayatımın büyük bir bölümünde dost kalabilir ve anlaşabilirim sanmıştım. öyle olmuyormuş.
belki bendedir problem. çünkü evet tekrar bakınca fotoğrafa, onları kıracak şeyler yapmışım. farklılıklarımızdan kaynaklanan problemler günlük sorunlar yaratmış kimisiyle. kimisiyle bir daha yüz yüze bakamayacak kadar utanılası kavgalar etmişim. birçoğuna büyük ayıp etmişim. onlardan da bana ayıp eden oldu, kuşkusuz. yine de suçun büyüğünü üzerime alıyorum. sonuçlarını bile bile veyahut düşünmeden yaptığım her ayıp için kendime kızıyorum.
bir yerden sonra dilenen özürlerin anlamı kalmıyor insanlar için. dilenen özürlerin anlamsızlığına kusayım o zaman. çünkü özürler her zaman anlam taşır bana kalırsa. insan her zaman affetmeye hazırdır. (ya da olmalıdır.) belki de dilediğim özürlerin bir işe yaramadığını gördükçe böyle olsun istemişimdir. bilsem onlar için de böyle olduğunu, hala gider çocukların küslüklerden sonraki barışmaları gibi tertemiz devam ederim arkadaşlıklarıma.
yazdım yazmasına da okumayın tamamını. okunacak bir şey yazmadım bu saatte. duvara bakıp düşüneceğime, ekrana bakıp düşündüm. kaybettiğim her insan için tekrar üzüldüm.