ilk okulda Sedat diye bir oğretmenimiz vardı. Kızları çok sever okşar öperdi. Sınıfta başkan seçsek bile kendi istediği kızı başkan seçer yardımcıda kendi istediği başka kız olurdu. Dersin ortasında kızı kucağına alıp derste sevmişliği bile var. Ama aynı sevgiyi bana ethem'e, burak'a, abidin'e, cihangir'e, kerem'e, kısacası hiç bir erkeğe göstermiyordu. Sürekli sınıfa girer girmez ellerimize sopayla vurur. Sürekli tokat atardı. Hatta ilk okul birinci sınıf öğrencisiyken daha okulda ki ikinci günümüz okulun yolunu düzgün öğrenememiş iken. Beni tahtaya kaldırıp, yaz adını soy adını babanın adını nerede oturduğunu baban ne iş yapıyor yaz. Demişti. Anaokuluna gittim ama okumayı öğretmemişlerdi, yazmayı da. Tabi ki yazamadım. Ayağa kalktı ve kalın bir sopayla önce popoma 4-5 defa bacağıma hızlı şekilde vurdu. Elimi açıp içine vurdu geç yerine diye bağırdı. Ağlayarak anneme şikayet ettim ben gitmem okula diye. Annem sinirle öğretmenler odasına gitmişti ve sormuştu. Hocanın cevabı ise çok komikti. "evdekilere kızmıştım, kızgın anıma denk geldi tutamadım kendimi" 9 sene sonra beyin kanamasından öldü. Mutluyum acı çekerek ölseydin.