oldukça basit bir biçimde dile getirmeye çalışacağım. isterim ki keynes' in "gecici" "kapitalizm" zehiri ve marksist sosyolog zizek teoremlerinin tartışılması.
hepimiz için artık bir "son"un olmaması ve birey olarak nefes alışverişinizin hesabının tutulması, dünyanın manyakça çıldırması, bumbaların her noktada - başkentlerde - patlatılması yaratılan mikro terör örgütlerinden ziyade bireylerin taciz edildiği " yaşamsal farklılıkların " bir dışavurumu olarak hepimiz çıldırmış durumdayız.
kendi özünden uzaklaştırılan insan genetiği manyakça sağa sola saldırma hakkına sahip olmakla birlikte, karşısındakine zarar verirken ne kadar "masum" saldırdığı veya "taciz" ettiği "yasa" larla sorgulanmaktadır. reklamlarda ya da dizilerde öğrendiğimiz değer yargılarımız ve sınıfsal farklılıklar hepimizi çıldırtma noktasına getirdi. pompalanmaya çalışan her ne varsa 80, 90 ve 00' ların başında hepimize amerikan dizileri, mtv ikonlarıyla zevk suyumuzu akıttırmayı başardılar ve biz de masturbasyondan aldıgımız zevki aramaya basladık keza zehirli kapitalizmin emrettiği gibi beynimize tecavüz edilircesine sunulan, dayatılan her bir değer yargısına ve asimilasyona domalırken eviimizde grundig televizyonlarımızdan dreambox tv yi izlerken trt cuntasından sıyrıldıgımızı dusunurken o saygınlıgı arayacagımız aklımıza gelmezdi. her neyse... çürümüş ve çürütülmüş toplumların son demindeyiz. insan evladı arabayla, evle kısaca mal-mülk ile kafayı bozmuş doğanın a.ına koyarcasına villasını çıkarken ben de bir sıcak çorba hazırlayayım kendime.