Bundan tam 12 saat önce "Sıkıldım artık ya. Payday iğhinin daunloodu bitmişti onun grafiklerini ayarlayayım, biraz mola vereyim, yarım saate falan gelirim." diyerek çıkmıştım geleneksel cs:go skype çağrısından.
Kaç mesaj geldi telefonuma ben o drille söverken, kaç skype çağrısını yanıtsız bıraktım o shield'a kafa atarken hatırlamıyorum.
11 küsür saatlik maratonun ardından diyebileceğim tek şey:
Bu oyunu alın. Bu oyunu oynayın. Bu oyun her türlü oynanır. Uykusuz geçen gecelere, kaçırılan derslere sebep olur bu oyun.
Payday 2 tam anlamıyla fps kavramına yenilik katıyor.
Crosshair mi? O da ne?
Tarayacak mısın kardeşim? Emin misin gerçekten?
Vurdun mu o polisi? Bir daha bak bakalım?
Sivillere mi sıkacaksın? Nereden bu cesaret?
Oyunun artı yönlerini sayamam elbette. Bir şeyler yazma konusunda ne derecede sıçabileceğimi şuraya kadar anladınız zaten. Ancak benim gözüme çarpan, parmak sokan, içerde gezdiren bir sıkıntı var bu oyunda; polislerin random spawn olmaları.
Önünde 3 tane polis pompalılarla seni kevgir etmek üzere iken can havliyle sıkıp hepsini öldürüyorsun.
Tamam şimdi reload yapacaksın değil mi?
Bir arkana, sağına soluna bakman gerek bu oyunda.
Fişeği dübürden sokuverir yoksa arkanda taze spawnlanmış polisler.
Bir şeyde diyemezsin...
Ağır çekimde yan yatıp kuzu kuzu beklersin birinin gelip kurtarmasını.