eskiden defter gibi olan kafa kağıtlarında bir de mezhep hanesi varken iyice saçmalığa düşülen, sonradan sadece din hanesiyle yetinilen, ab süreciyle içinden tümden çıkılabilecek garip durum;
gurbette ölürsek hristiyan ya da musevi gibi gömülme olasılığına -ki gömülsek ne olur? inanmayan için fark etmez, inanan için ise sahipsizlik durumunda bir teselli olabilecek, aynı tanrıya inanan kardeş bir dinden bir ağırlama hizmeti sayılabilecek, kişinin dinden çıkmasına yol açmayacak ancak teşekkür edilebilir bir durum-a karşı savunulmaması gerekli, can çekişen uygulama;
binlerce cami imamının maaşının hiç sorulmadan herkesin vergisiyle ödendiği; kimseye sorulmadan her gün imam hatip okulu açıldığı; alevilere, hrıstiyanlara, musevilere, diğer dinden olanlara ve bir dine ya da tanrıya inanmayanlara hizmet vermediği halde, merkezi oluşturduğu hutbeleri tüm camilerde okunan diyanet işlerinin, ülke bütçesinden aslan payını aldığı; çoğumuzun inandığının tersine laik olmayan türkiyemde, devletçi laiklik, devlet kontrolündeki laikçi sistem diye adlandırılacak yapıda sorun yaratmasa da, gerçek laik bir sistemde ilke sorunu oluşturabilecek durum.
özetle bir sürü gerçeği gözümüze sokan durumdur. meğerse:
1. yıllardır laiklik diye anlatılan sistem aslında laiklik değilmiş;
2. aslında öcü gibi görüp gösterdikleri ılımlı islam bizim yürürlükteki sözde laik sistemin gizli adıymış;
3. mevcut laiklik, sünni hanefi beyaz türklerin egemenliği anlamına geliyormuş;
4. bu haliyle de mevcut yapı, başka mezhepleri, alevileri, gayri müslüm vatandaşlarımızı ikinci sınıf seviyesinde tutmak için ideal bir yapıymış;
5. önceleri mezhebi, sonraları da nüfus kağıdında dini belirtme işi, yıllardır bu devlet kontrolündeki -nasıl oluyorsa- laik sistemin parçası olarak gayet doğallıkla uygulanagelmiş;
6. yıllar içinde hem vatandaşlık bilinci geliştiği hem de ab sürecine girildiği için her vatandaşın devlet nazarında gerçekten eşit olmasının zamanının geldiğini anımsatan ve ortadan kalkması gereken bir uygulama olan şey.
