30 yıllık hayatının 20 yılını şişman**olarak geçiren birisi olarak çok büyük bir dert olduğunu söyleyebilirim.
ilk başlarda iyidir, keyiflidir. lezzetli yiyeceklerden gönlünce yer içersin. zaten hemen başta bi sağlık sorunu da yaratmasa da işler kısa sürede çığırından çıkar. sorunlar çığ gibi büyür. hele kişi daha genç yaşlarda kilo almaya başladıysa aile büyükleri "daha genç ya, boya gider" gibi cümlelerle sorunu ciddiye almaz. ancak artık bir hayat tarzı haline gelmiş beslenme düzeni ile o kilolar verilemez.
belli bir yaşa kadar sorun sadece estetik olmaktadır ancak bir yaştan sonra nefes darlığı, kalp sorunları, eklem deformasyonları ve şeker gibi sağlık sorunlarına yol açar. kişi kilo vericem diye debelenir durur, bir ton para döker ama nafiledir. bu çabaların boşa çıkması da kişiyi depresyona sürükler. kilo verme denemeleri sırasında mahrum kaldığı hayatının tek zevkine döner. yemek yemek. kişinin yapmak istediği, yapmaktan zevk alacağını düşündüğü bir çok şey olabilir ancak vücudunu saran kalın yağ tabakasının arkasına sığınarak bunları yapmaz. sürekli kilosunu bahane göstererek kaçar. ve kaçtıkça da elinde tek zevki yemek kalır.
yağ aldırma, mide aldırma gibi tıbbi operasyonları düşünmeye başlar. her gördüğü "midesini aldırdı, 60 kilo verdi" haberiyle heyecanlanır, "mide aldırma operasyonundan şu kadar gün sonra öldü" haberiyle yıkılır. gazetelerde çıkan mucize diyetlerin ve kilo vermenin teori kısmının uzmanı olmuştur ama terzi misali kendi söküğünü dikemez. neden? çünkü boğazını tutamıyordur.
yani uzun lafın kısası almayın arkadaşlar. he sağlık açısından iyi olduğu için belirlenmiş ideal kilonuzun altındaysanız almanız gerekebilir. zaten o durumdaysanız yukarıda yazdıklarımın hiç birisi sizin için geçerli değildir. zira şişman bir birey için kilo vermek ne kadar kabus ise sizin için de kilo almak odur. kilo alan arkadaşlar, kilo vermeniz gerekiyorsa hemen başlayın, yuvarlanan ufak bir taş parçasını durdurmak, kaymaya başlamış bir tepe yamacını durdurmaktan katbekat daha kolaydır.