bir kozmetik mağazası ya da büyük bir bir alışveriş mağazasının kozmetik reyonundaki satış görevlileri ki çoğunlukla bayandırlar, artist gibi makyajlıdırlar her daim.
bu arada başlığı açarken farkettim ki tezgahtar kelimesini yavaştan gözden çıkarmaya başlamışım. başlıkta ilk düşündüğüm satış görevlisi idi ama karakter sınırlamasından dolayı tezgahtara çevirince tuhaf geldi. hem parfümeri gibi efendim zerafet ve güzellikle ilgili bir konuya da satış görevlisi gibi daha havalı bir isim uygun kaçar diye düşünmüş olmalıyım. zira o her biri adeta holivud artisti de oscar törenine gidecekmiş gibi boyanmış , tabiidir ki böyle boyanınca hal tavır da değişmiş, üzerlerine bir alım bir çalım haller gelmiş olan hanımefendilere tezgahtar diyecek halimiz yok . satış görevlisi diyeceğiz tabi. hatta o da biraz kaba geldi şimdi bak, şey yapalım bunu, satış sorumlusu. neyse dağıtmayayım konuyu.
bu kızlarımız hepsi tornadan çıkmış gibidirler. kat kat sürülmüş fondetenler,yetmemiş kat kat pudralar, göz etrafları beyaz, yok bülent ersoy'un ki kadar abartılı değil, dünyanın en önemli şeyi gibi özen gösterilerek kaydırmadan göze çekilmiş eye linerler, bazılarında takma kirpikler falan şöyle bir bakakalır insan. malzeme de bol malum, hem de kaliteli markalarla hepsi bir huriye dönüşmüştür. bakımsız hissedersiniz karşılarında kendinizi.
müşteriden çok kendileri ile ilgilidirler sanki, iki de bir aynaya bakmalar, pudra tazelemeler falan. gerçi bu tercih edilesi bir durumdur, siz kendi kendinize takılırsınız. ilgilenmeleri daha beter derttir. hiç birine de kendinizi beğendirmeniz mümkün değildir. ya cildiniz oooo ne yapmışsınızdır öyle, çok kurumuştur ya lekeler vardır saniye kaybetmeden leke giderici kullanmalıdır ya da kırışıklıklar, derhal müdahale edilmelidir.
çökersiniz.
sevmem ben bunları.