onat kutlar

entry32 galeri
    28.
  1. tam da bu günlerde hatırlamak ne güzeldir seni..

    (bkz: sadece senin yüzün)

    yeraltinda bir bizans sarnici gibi loş
    kuyularda körlerin duragan bakişlarini
    tedirgin bir çocugun önsezileriyle
    bozmadan geçerken hiç düşünmemiştim
    yukarda bembeyaz bir güvercinin
    mavi bir balkonun bulutlarindan
    benim topragimi aradigini

    karşida tepelerin hayal perdesini
    bir sardunya agaci hişirdatiyor
    koyunlar sessiz bir yilan bir güneş
    bir kisragi her yil aşan kirlarin
    azgin tanrisi Pandan dogma yabansi
    ve inatçi bir keçi gibi Gavvino
    bir zincirlemeyle geçiyor çocuklugumun
    kisapantolonlu kara gözlü yoksulluguna

    sanki Peranın bindokuzyüzden
    art nouveau pencerelerden baktigi
    tirşe haliç ve loş kumrular oteli
    birbirinden habersiz iki odada
    seni de saliyor düşlere ve beni
    tanrim görmeden tedirgin ve kizgin
    gümüş bir asansör çikarirken seni
    kara bir agirlik gibi iniyorum boşluga

    sakalinin koyu meşe dallariyla
    kapatinca karanlik bulutlar
    göklerdeki hâsin ve eski ahitten
    bir mezmurla isyan eden babamiz
    dilsiz ve korkulu ve yoksul
    sıkı topragi delip güneşe dogru
    alinyazisini yirtan ufacik tohum
    benim geçmiş tarlalardan arkadaşim
    kemik sapli kaçamak bir çakiyla
    kurak hayalgücümü kanatiyor

    sanki bir sayim günü ya da sıkıyönetim
    ıssız sokaklarinda surdiplerinin
    birbirine rastlamadan dolaşan
    iki serüvenci gezgin gibiyiz
    bomboş bir sinemanin koltuklarinda
    kapkara bir perdeyle ayrilmiş gözlerimiz

    bir kuzunun bogazina saplanan hançer
    birden gürültülere boguyor kenti
    kanli sokaklarinda gondollar yüzdüren
    bir venedik dişarda bu bozgun bizans
    çocukları hançerleyip öldürüyorlar
    kırık bir akordeon gibi yüzleri

    sanki erken rönesansin bir sarayinda
    sesleri sarmaşiklar gibi bir madrigalin
    iki sagir şarkici gibiyiz
    şiirimiz sariliyor usanmaksizin
    birbirine ve biz sarilamiyoruz

    gölgeli kümeslerde yeniyetmeler
    kucağında fisildaşan tavuklar
    kara gözlü sipalar ve soluk soluga
    evreni sevişmenin kuşlariyla dolduran
    gelinler metresler orospular melekler
    ağaçların ve rüzgarin ve tüm denizlerin
    seslerine karişan su azgin hayat
    sanki seni ve beni
    boğazın çok derin akintilarinda
    ters yöne habersiz yelken kaldiran
    iki çagdişi ve şaşkin balik gibi
    bir doyumsuz hasrete tutsak ediyor

    perdede şimdi kocaman bir hayal
    sadece senin yüzün
    1 ...