insan hak ve özgürlüklerinin meta haline getirildiği bir sistemde , kapitalist ideolojinin burjuva yozluğundan ve ahlaksızlıklığından oluşan eşitsizlik - tutsaklık - adaletsizlik değerleridir. Mahkum bırakıldığımız bu ahlaksızlık kısırdöngüsünde dilenciye sadaka verirken , parası olmadığı için hırsızlık yapmak zorunda kalanı döverken , farklı düşünceleri ırksal ve dinsel homojenleştirme adına sansürlerken , insanları savaşa gönderip ölümleri üzerine göz yaşı dökerken , eğitim diyerek öğrencilere yüzyıllık dogmaları aşılarken , sağlıklı yaşamın önemine değinirken insanlara sürekli hormonlu ve kanser yapıcı gıdalar satarken , anti-emperyalizmin siyasetini yaparken gizlice çaresizlik duygusu yaratacak tablololarla insanları umutsuzluğa sevk ederken ve sosyal devlet diyerek oligarşinin kapitalist tekellerle olan göbek bağını Atatürkçülük'e zeval gelmesin diye saklarken , eşit işe eşit ücret ilkesi karşısında kısa yoldan zengin olabilmeyi gençlere bir başarı felsefesi olarak sunarken , doğamızı ve yaşam alanımızı zehirlerken , ormanlarımızı keserken televizyon ekranlarında sırıtarak bu katliamlardan ülkemizin para kazandığını iddia ederken sesimizi çıkarmadan oturmak ve kapitalist ahlakın yozluğunda kaybolup gitmek kapitalist ahlakın özünü oluşturur.
Arabesk kültürün şovenizmi ile şikayet ettiğimiz normların , eleştirdiğimiz yaşam tarzının , metalaştırdığımız temel hak ve özgürlüklerin kitlelerin sessizliği yüzünden yeniden ve daha güçlü olarak üretildiği bir sistemin ahlakıdır.