çocukluğa duyulan özlemin her zaman içinde ukde kalacak olması ve artık hiçbir çocuğun kendi çocukluğu gibi güzel günler göremeyeceğine üzülmektir 90lar da çocuk olmak. sadece çocukluk günlerini düşünerek bile mutlu olabilmektir.
öyle arayalım eve gelsin yok. her sabah bakkala ekmek almaya gönderilmektir. bakkala bakkal amca diye hitap etmektir. para üstü olarak mutlaka sakız almaktır. tercihen dövmeli sakız. *
her sabah anne babadan önce kalkıp koşarak televizyonu açıp çizgi film izlemektir. hemde hiç bıkmadan usanmadan saatlerce. yemek yemeyi unutmaktır. televizyon başında kahvaltı yapmaktır. okula başladığın ilk gün sırf sabah çizgifilmleri izleyemediğin için okuldan nefret etmektir. saatlerce ağlamaktır. öğretmene sınıfta televizyon neden yok diye sormaktır.
her gün sırılsıklam terleyene kadar mahalle maçı yapmaktır. topun sahibi kimse onun kurallarına uymaktır. taşlardan kale yapmaktır. şut çekip uzağa topu atıyorsan attığın gibi geri getirirsin. (bkz: atan alır) (bkz: hadi aynı hızda). topun sahibi hiç kaleye geçmez. geçerse hem kalecidir hem oyuncu. (bkz: kaleci oyuncu). korner kullanılmaz. (bkz: 3 korner 1 penaltı).
yılan hikayesi dizisini seyretmektir. eh be köylü kızı ve sadece iş arkadaşlarım bana memoli der repliğini ezbere bilmektir. kürşattan nefret etmektir.
yeşilçam filmlerinin her birini en az 10 kere seyretmiş olmaktır. ve seyretmekten hiç bıkmamaktır. cüneyt arkının bir tokatla 5 adam dövdüğü, iki atla birden gezdiği, uçarak kale duvarlarını aştığı filmlerden keyif almaktır.
kemal sunala gülmektir. hababam sınıfı 28 defa izlemek yine de aynı keyfi almaktır. eşoleşek lafının başka hiçbir insana bu kadar yakışmayacağını bilmektir.
şener şen, münir özkul, adile naşit gibi güzel insanları defalarca izlemek ve onların basit ama sıcak filmleriyle büyümekten şanslı olduğunu hissetmektir. oscarlı filmlerden alamadığın keyfi alabilmektir.
evin her tarafında elmas şeklinde avizeler görmektir. bütün sehpaların üzerinde dantel örtüler görmektir. çevirmeli telefondan kırk saatte bir yerleri aramaktır.
internetle ilk tanışan nesil olmaktır. babayı ders çalışacam bilgisayar alalım diye kandırıp asla çalışmamaktır. 146 dan internete bağlanmaktır. sürekli oyun oynamaktır. mirc32 de chat yapmaktır. msn den sürekli titreşim göndererek ergenlik yapmaktır. yeri geldiğinde msn den trip atabilmektir.
diş düşürdüğünde dişini yastığının altına koyup gece diş perisi para getirsin diye beklemektir. kumbarada bozuk para biriktirmektir. bütün paraları abur cubura harcamaktır.
kısacası 90lar da çocuk olmak anlatmakla, göstermekle bitmeyecek bir şeydi. anlatılmaz yaşanır dedikleri olay tam olarak. keşke herkes çocukluğunu bu kadar güzel yaşayabilseydi. ama maalesef en şanslıları bizdik. ne bizden öncekiler ne de bizden sonrakiler göremeyecek o günleri. kendi çocuklarımıza bile yaşatamayacağız. çocukluğunu bu kadar masum yaşamış, böyle dolu dolu ve keyifli yaşamış hiçbir insandan kimseye zarar gelmez. ama maalesef 90lar da çocuk olupta bunları yaşayamamış insanlarda var.
milyon kere daha dünyaya gelsem 90lar da dünyaya gelmek isterdim. milyarlarca yıllık dünyada akp iktidarına denk gelecek kadar şanssız olsak ta, 90larda yaşamış olmak her şeye bedeldi. *