hayatını adil ve alçakgönüllü olmak üzerine kurmuş olan mahatma ghandi, dünya tarihinde alışılmışın dışında bir portre çizmiştir. uyuşmazlıkların çözümünde şiddeti ve terörü reddetmesinin yanısıra, kendi kişiliğine karşı sürekli bir özeleştiri içinde bulunduğu da söylenebilir.
insanoğlunun kendi ihtirası ve bu ihtirasa bağlı olarak ortaya çıkan şiddet eğilimi sonucunda yaşanan savaşlar ve bu savaşlara bağlı olarak meydana gelen insan katliamları kanıtlamıştır ki, insanoğlu her zaman bu konuda kendi ihtirasının bedelini ödemiştir. başkalarının haklarına ve yaşamına saygı göstermeksizin elde ettiği değerlerle kazandığını zannettiği sahte zaferler, dünyanın bir kan gölünden ibaret olduğunu gösterircesine her çağda yüzüne vurulmuştur.
mahatma ghandi yaşamı boyunca takınmış olduğu eşşiz tevazu sayesinde tüm dünyaya örnek olacak bir kişiliktir. o kadar mütevaziydi ki, güney afrika'da hukuk temsilciliği yaptığı sırada elinde bulunan birinci sınıf bilete rağmen trenden atılmıştı. kendi nefsine karşı o kadar hakimdi ki, hindular ve müslümanlar arasında yaşanan çatışmaların sona ermesi için sürdürdüğü açlık grevinden, şiddet sona erince vazgeçmişti. buna rağmen uğradığı bir suikast sonucu hayatını kaybetmesi, şiddetin tüm insanlık için nasıl bir tehlike olduğunu gözler önüne serdi. o başkaları için kendi hayatından vazgeçmeyi göze almıştı ama, başkaları onun yaşamı için aynı saygıyı göstermemişti.
şiddetten ve kandan uzak bir dünya hayal etti. sorunların diyalog, empati ve en önemlisi tarafların biribirinin haklarına saygı duymasıyla çözülebilmesi için çabaladı. tanrı'ya olan inancından dolayı ona şöyle dua etti.
"güçlülerin yüzüne gerçeği söylemek, zayıfların ise alkışını ve sevgisini kazanmak için yalan söylememek için bana yardım et.
eğer bana para verirsen, mutluluğumu alma ve eğer bana güçler verirsen, muhakeme yeteneğimi çıkarma.
eğer başarı verirsen, alçak gönüllüğü; alçak gönüllülük verirsen, saygınlığımı çıkarma. görünenin diğer yüzünü tanımama yardım et.
benim düşüncelerime katılmıyorlar diye bana karşı olanları hainlikle suçlayarak, onların karşısında suçlu duruma düşmeme izin verme.
kendimi sever gibi diğerlerini sevmeyi ve diğerlerini yargılıyormuş gibi kendimi yargılamayı öğret bana.
başarılı olduğum zaman sarhoşluğuna izin verme, ne de başarısız olursam umutsuzluğa düşmeme. başarısızlığın, başarının öncesindeki bir deneme olduğunu hatırlamamı sağla.
hoşgörünün, güçlerin en büyüğü; intikam arzusunun ise zayıflığın ilk görünümü olduğunu öğret bana.
eğer beni paradan yoksun bırakırsan, umudu; başarıdan yoksun bırakırsan, başarısızlığı yenebilmek için irade gücünü ver bana.
eğer beni sağlık bağışından yoksun bırakırsan, inancın lütfunu bırak.
eğer insanlara zarar verirsem, özür dileme; eğer insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana.