kimileri için bir işkence, kimileri için ise bir şenlik havasında geçebilecek anlardır. kişiye verdiği haz yolculuğun süresiyle doğru orantılıdır. istanbul-rize yolculuğu yapan biri için istanbul-kocaeli seyahati yolculuktan sayılmaz. on iki saatten kısa sürenlere yolculuk denmez, denemez.
yolculuğun kendi içinde çeşitli kriterleri vardır. şöyle ki..(bir istanbul-rize yolculuğu baz alınmıştır.)
yazıhanede beklemektesinizdir. her gördüğünüz aracı "acaba benimki mi?" diye karşılarsınız. sonunda sizinki de gelir. alel acele bavullarınızı yerleştirmeye çalışırsınız. "aman ezilmesin, koç dikkat et kırılacak eşya var!" dersiniz. otobüse attığınız ilk adımlar beraber ter, benzin ve bilumum kokuların bileşimi genzinizi acıtır. koltuğunuzu bulur, oturursunuz. dandik bi firmayla seyahat edecek olursanız oturdugunuz koltugun baska bi kişiye daha satılmış olma ihtimali vardır.
(bkz: lüks karadeniz)
sonunda yolculuk başlar. manzara güzeldir. sanayii cennetimiz kocaeli doğal güzellikleriyle de gözlerinizi kamaştırmaktadır. derken saaatler geçer ve hava kararır. hemen çantanızdan mp3'ünüzü çıkarır, şarkıları dinlemeye koyulursunuz. lakin bir türlü sesini istediğiniz düzeyde açamazsınız. acaba yanımdaki herif "birader şunun sesini biraz kısar mısın?" der mi diye içiniz içinizi yer. mutlaka yanınıza bi iki mecmua almışsınızdır.
(bkz: penguen)
(bkz: uykusuz)
(bkz: milliyet)
başlarsınız okumaya. lakin bu bazı bünyelere ters gelebilir. öyle kişilikler vardır ki tek harfe göz atsalar hemen mideleri kalkar.
(bkz: genco)
bi an önce akşam olsa da doya doya dışarıyı seyretsem dersiniz. istediğiniz sonunda gerçekleşir. sadece ışıkları sayesinde varlığını anlayabildiğiniz köyler kasabalar, belki hayatınız boyunca bir daha hiç göremeyeceğiniz yerler gözlerinizin önündedir. büyük minettir. "doya doya seyredeyim şu manzarayı" dersiniz. demesine dersiniz ama yolculuğun verdiği yorgunluk ve bi öncekini gecenin uykusuzluğu cezayı keşmiştir size. göz kapaklarınıza söz geçirmek namümkündür. uykuya dalarsınız. derken bi tuhaflık hissedersiniz. "noluyo lan?" demeye kalmadan gözlerini acarsınız. camdan dışarı bi göz attıgınızda lokantayla karşılaşırsınız. jeton geç de olsa düşer. dinlenme tesisindesinizdir. "hay s.keyim böyle şansı!tam da uykunun en tatlı yerinde olmaz ki..." dersiniz. "en iyisi uykuya devam" diyemezsiniz, yemez çünkü. ya kalan yolculuk boyunca tuvaletiniz gelirse? bu korkuya da yenik düşer, it gibi titreyerek de olsa dışarı çıkarsınız. karadeniz'in hırçın dalgalarının yolladığı serinlik bi an olsa da hoşunuza gider. istakamet b.k kokulu tuvaletlerdir. işinizi halleder çıkarsınız. etrafta gözleme+ayran, yarım ekmek döner+cola satan işletmeler görürsünüz. "para tuzağı lan bunlar, ayak üstü adam s.kiyolar!" der, almazsınız. otobüsünüzü bulur, oturursunuz koltuğunuza. başlarsınız seyretmeye güzel denizi, karadenizi...sonra ver elini rize...