her şey yine aynı. yine akıyor insanların kanı. yine bir yerlerde insanlar doğarken, ölüyor birileri. kimileri büyük bir tutkuyla seks yaparken, kavga ediyor kimileri. doğanın kanunu bu! birileri yaşar, birileri ölür. elbet yaşayanlar da ölür! ölenlerin de yeniden doğdukları gibi.
temelleri ne zaman ve nasıl atıldı bilmiyorum ama, yüzlerce yıl önce ortaya atılmış bir fikrin etrafında toplanan, büyük sapkınlıklar içinde birbirleriyle ilişkiler kuran dünya üzerindeki terör örgütlerinden hep nefret ettim. Ve savundukları her ne olursa olsun, attıkları sloganlarından daima iğrendim. kusacak kadar. Kalabalık bir terör örgütünü herhangi bir bürokratik düzenden ayırmanın anlamı yok! çünkü Hiyerarşi zaten doğada da var. Bir de insanların hayatına sokmaya ne gerek var?
bu kahpe hayatı ve kahpe düzenini gördükçe, belki çok basit ama mükemmel bir söz söylemiş adam gelir aklıma hep. Bu adamı yine gittiğim şehirlerin birinde, bursa'da tanımıştım. büyük kumarbazdı. deyim yerindeyse merdivenlerin altında farelerle at yarışı oynardı. Gündüzleri altılı ganyan, öğlenleri tombala, geceleri barbut. rahmetli babası ve annesinden kalmış evin kirasıyla oynardı kumarını. son kuruşuna kadar! öyle ki, kumar parası çıksın diye evde kendisi kalmaz ve kiraya verirdi. kendisi de kahvelerde yatardı. Taşınsaydı evine, açlıktan değil ama kumarsızlıktan ölürdü. Tanıdığım süre zarfında çok para verdi altılıya. çok hem de.. Barbutta bileği sağlamdı ama beygire şeytanı tutmuyordu bir türlü. Ama o da her bağımlı gibi vazgeçemezdi nal seslerinden. Ve her kaybettiği yarış sonrasında, her yattığı ayak sonrasında, belki de yirmi küsur yıldır atlarla oynayan ve atların her hırtlığını bildiğini düşünen bu adam, yanındakine dönüp kendisinin de çözemediği ve anlam veremediği bir duygu ve ifadeyle, herkesin duyacağı şekilde, “yok, Bir bokluk var bu işte..” derdi gözlerini kısıp sakin bir tonda. Tutturan acemiler de köşelerinde kıs kıs gülerlerdi. halbuki bilemezlerdi adamın dünyanın en doğru laflarından birini ettiğini.. Bir bokluk var bu işte! ve Türkçe’nin sihri yine karşımızda. mümkünâtı yok Anlatamazsın böyle muammalı bir konuyu ikiz gibi benzeyen tek bir kelimeyle başka lisanda. ''Bokluk'' her şeyi ifade ediyordu işte. Daha doğrusu bilinmeyen her şeyi. bir konu hakkında Ne kadar hesap yapılırsa yapılsın, ne kadar planlanırsa planlansın, ne kadar olasılıkları düşünülürse düşünülsün, her zaman karanlık kalacak bir tarafı. Yarışlarının ardında dönen dolapları. Her şeyi karanlık kalacak. çünkü Bir bokluk var amına koyim! bir bokluk var. bir bokluk var var Ama sadece bu işte mi var? Asıl bokluk hayatta var! Bir bokluk var bu hayatta! ne yaparsak yapalım, ne hesaplarsak hesaplayalım, işin orospusu olalım, ama yok.. bir bokluk var dibine kadar battığımız ve çırpındıkça daha da gömüldüğümüz.
gerçi düşünüyorum da, aslında bu yanlış kurulmuş bir cümle. gerçekçi olmak gerekirse, bu işte, hayatta bir bokluk yok aslında. bu çok iyimser bir yaklaşım olur. aslında bu işin, bu hayatın kendisi bir bokluk. içinde yüzüyoruz biz de. ama yanlış anlaşılmasın. kötü, acı verici, şu ya da bu olduğu için değil. bilinmediği için.. bilinmediği ve anlaşılamadığı için. etrafımızda dönen dümenleri göremediğimiz için. belki yaratıcımız, belki de daha insani bir teşkilattır bu her şeyi düzenleyen bilmiyorum. peki bunu kim bilir? hayata ve ölüme hakim olanlar bilir. yaratıcımız ve bizler biliriz..
şimdi, hayatımızın geri kalanını bir kumar gibi düşünürsek ve elimizde bir zar olsa, bizden bir (1) hariç her sayıyı tutturduğumuz takdirde hayatımızın düzene gireceğini söyleseler, sallayıp zarı atsak, ne gelir biliyor musunuz? 6'da 1 ihtimali olan 1 gelir..
yok, bir bokluk var bu işte.