bir john fante kitabıdır. şöyle paragraflar barındırır.
''Ev büyüktü, çünkü planlarımız büyüktü. Birincisi yoldaydı bile, karnında bir yumru; alev gibi hareket eden, bir yılan kümesi gibi kaygan ve kıpır kıpır bir şey. Gece yarısının sessizliğinde kulağını karnındaki pınara dayayıp su seslerini, çağlamalarını ve emişlerini dinlerdim."
Taş gibi aramıza girmişti bebek. Endişeliydim, hiç bir zaman eskisi gibi olamayacağımızdan korkuyordum. Odasına girip eşarbı, elbisesi ya da beyaz kurdelesi gibi özel eşyalarından birini elime aldığımda başımın döndüğü, sevgilime duyduğum aşkın coşkusu ile kurbağa gibi vırakladığım o eski günlerin özlemiyle dolardı içim. Tuvalet masasının önündeki iskemlesi, onun o güzel yüzünü aksettiren ayna, başını yasladığı yastık, yıkanmak üzere bir kenara fırlatılmış bir çift çorap, ipek pantalonunun elimi ayağımı kesen cazibesi, gecelikleri, sabunu, banyo sonrasında hâlâ ıslak ve sıcak havluları; ihtiyacım vardı bu şeylere: onunla olan yaşantımın parçalarıydılar: ruj lekesi de hiç farketmiyordu, çünkü kadınımın sıcak dudaklarından geliyordu." *