zamanın ne kadar hızlı aktığını ve bazen de ne kadar ölesiye yavaş aktığını göstermiyorlar çünkü. sevdiğin birinin yanındayken, işe yetişmeye çalışırken, uyurken ya da tatildeyken ne kadar hızlı geçtiğini göstermiyorlar. bir şeyleri kaybettiğinde, sevdiğinde ayrıldığında ya da değer verdiğin bir insan öldüğünde ölümüne yavaş geçen zamanı göstermiyorlar.
saatin tik takları ardı ardına devam edip gidiyor. biz günlük hayatımızı gerzek gerzek üçe on kalalara, yediyi beş geçelere göre ayarlıyoruz. hayat geçiyor, biz dandirik mekanik bir zımbırtıya göre monoton monoton yaşarken kaybettiklerimizi göremiyoruz.
ben işte sırf bu yüzden saatlerden nefret ediyorum.