vardı önceden bunlardan. her köşe başında, genellikle içi adım atamayacak kadar dolu ve küçük bir dükkan olurdu. içinde tonla şeker, çikolata, cips ve hatta gazoz dahi olurdu. en çok da yazın meybuz olurdu dolabında. bakkal tam teşekkülüyse yalnız. her bakkalda meybuz olmazdı. açık çubuk kraker, kurupasta ve leblebi tozu satılırdı. ekmek sıcak sıcak tahta kenarlı dolaba gelir, herkes tarafından milyon kere ellenerek seçildikten sonra alınırdı.
ne özenirdim lan bakkal çocuklarına. sanki istedikleri her şeyi, her an, istedikleri kadar ve sormadan yiyebilecekler gibi gelirdi. hansel ve gratel gibi.
sonra avm'ler falan geldi. küçük bakkallar birer birer silindi. ekmekler poşetlere girdi, beş bin çeşidi çıktı. yok sütlüsü, yok tam tahıllısı, yok kepeklisi. normal ekmek bulmak sanat haline geldi. kuruyemişler, çubuk krakerler paketlendi. meybuz satılmaz oldu da algida tüm dükkan önlerinde yerini aldı. bakkal formatında olup az buçuk daha cingöz olan işletmeciler ceplerinde 3 kuruş da fazla paraları varsa 'bakkal'larını 'market'lere çevirdiler. ne soğuk kelime lan market! misal erdal bakkal nası sıcak, erdal market olsa bok gibi resmi sanki.