dünya kadınlar günü değil dünya "emekçi" kadınlar günü münasebetiyle yapılan yürüyüştür.
yüz küsur kadın işcinin diri diri yakılması nedeniyle bir anma günüdür bugün bunu bilelim öncelikle.
yapılan yürüyüşte açılan pankartlara gelelim. rapunzelli pankart hoşuma gitti. ama diğer pankartlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
senin haftada en az 3 kez orgazm olmam üç kuruş para karşılığı bedenine eziyet edilen hayat kadını gerçeğini değiştirmeyecek. senin erkeğin kalbine giden yola sıçman ya da ocakta zıkkımın kökü olması okutulmayan genç kadınlar gerçeğini değiştirmeyecek. kadınların köle gibi kullanılması gerçeğini değiştirmeyecek. çocuk gelinleri engellemeyecek. ya da namuslu olacakken seni gülme tutmasının namus adı altında katledilen kadınlar gerçeğini değiştirmeyecek.
amacı ne olduğu anlaşılamayan bir yürüyüştür kısaca. bu kadar yanlış nokta varken hiç birine dikkat çekmemek onun yerine kendi kadınlık onuruna ironi yapayım diye hakaret etmek... bence bu kaş yaparken göz çıkarmaktır.
ben bir erkek olarak rahatlıkla söylüyorum ki bir kadının bana yemek yapmasına da ev işlerimi yapmasına da ihtiyacım yok. bir başka kadının da benim eve para getirmeme de ona herhangi bir anlamda yardım etmeme ihtiyacı yok. peki öyleyse o kadınla ben neden evlenip bir hayatı birlikte geçirme gerekliliği görüyorum? çünkü maddi ihtiyaçlar karşılandığında sırada manevi ihtiyaçlar ve en başta da sevgi ihtiyacı baş gösteriyor. maslow un ihtiyaç piramidi gelsin hemen gözünüzün önüne.
yani toparlarsak erkeğin kadına, kadının da erkeğe maddi açıdan olmasa da manevi açıdan ihtiyacı var. ve uzun yıllar süren evliliklerin sırrının her zaman "karşılıklı" sevgi ve saygı olduğu söyleniyor. öyleyse erkek tekelinde dönen dünyaya kadın dokunuşu gerek ama bu şekilde değil. çünkü feminizm ne aşırılığa yaklaşırsa mizojinizm de aynı oranda aşırılığa yönelecektir.
belki hayal ama her yerde karşılıklı sevgiden ibaret kadın erkek ilişkilerinin var olması dileğiyle...