inananlar şu anda bilinen 4000 dinden 1 tanesini seçer ve geri kalan 3999 tanesini inkar eder, Ateist 4000 dinin 4000 tanesinin de hikayeden ibaret olduğunu bilip hiç birini kabul etmez.
Ateist bilimin delilleri ile kanıtlaya bildiği gerçekleri gerçek, yalan olduğu ispatlanmış olanları yalan, henüz ispatlanmamış olanları da ispatlanana kadar var veya yok saymaz, araştırma sürecindedir!
Dindarlar ise ortalama 1400-2200 Yıl öncesinde yazılmış kitapları onlara gerçek olarak ne verirse onu kayıtsız, şartsız, hiç bir şekilde sorgulamadan, inanmasalar dahi inanmak için kendilerini zorla ikna etmeye çalışarak inanırmış gibi yaparlar, kendi dinlerinin onlara doğru dediği her şey doğru, yanlış dediği her şey yanlık kabul edilir. Doğru ve yanlış için hiç bir delil sunmaya gerek yoktur. Doğru der doğru kabul edilir, yanlış der yanlış kabul edilir.
Ateist; dinlerin verdiği kalıplara sıkışmadığı için adalet, eşitlik, vicdan, hoşgörü, anlayış, mantık yönünde çok daha gelişmiştir. Çünkü dinlerde de zaman zaman belirtilen mantıklı ,insan ortak değerlerine uygun değerleri kabul ettiği gibi dinler öncesinde de var olmuş, insanlık var olduğu günden bu yana insanlığın ortak geliştirdiği ahlak, anlayış, vicdan gibi fikirleri mantıklı ve adil olduğu sürece kabul eder ve uygular.
Ancak dinciler ise sadece kendi dinlerinin bakış açısında belirtilen ahlaki değerlere uyar. Bunlar dışındakinin ahlaksızlık kabul eder. Örneğin Hz. Muhammedin 9 yaşında kızla evlenmesi bilindiği için 9 yaşında bir kızla evlenmeyi gayet ahlaki bulurlar. Yahudilik de bazı tarikatlarda karı kocanın tenlerinin bir birine değmesi günahtır, bu nedenle araya çarşaf gerip, delik açarak böyle ilişkiye girerler. Hristiyanlık, vb. diğer dinlerde de benzeri çok uygulama vardır.
Ama Ateist insanlığın var olduğu günden bugüne geliştirdiği ahlaki değerlere göre hareket eder. Bilime göre 9 yaşında kız gerek zihinsel gerekse fiziksel olarak gelişimini tamamlamamış, yetişkin olmamıştır, bu nedenle bilimin insanı yetişkin olarak kabul ettiği 18 yaş öncesi bir dişi ile cinsel ilişkiye girmesi, evlenmesi vs. asla söz konusu değildir.
Dindarlar kendi anneleri, babaları, kardeşleri ile (Bazıları yapıyor ayrı konu) ilişkiye sadece dinleri yasakladığı için girmezler.
Ateist için ise öncelikle bilimin zaten insanın neden akrabaları ile ilişkiye girmemesi gerektiğini milyonlarca kez ispatladığını bilir. Bunun insanlık evrimi boyunca yakın genlerin bir birine verdiği zararın insan gelişiminin etkilediğini, bu nedenle insanların farklı DNA izleri taşıyan farklı insanlarla çiftleştiğini, bunun 5 milyon yılı aşkın bir süre içinde gelişerek insanın bilinç altına ve genlerine işlediğini, böylece tüm insanlık için bir ahlaki değere dönüştüğünü bilir ve gerek duygusal olarak gerekse pratikte bu kurala inanarak uygular.
Ateist yanlış ve doğru, var ile yok için delil ister ve bu deliller ile akıl, mantık ve vicdan değerlendirme yaparak sonuca ulaşır.
Her hangi bir dine inanan insan için delile filan gerek yoktur. Din as derse asar, kes derse keser, odunun önünde 100 kez deve cüce oynayacaksın dese bunun mantıklı olup olmadığına bakmadan, hatta inandığı dinde dahi gerçekten var olup olmadığına bakmadan % 100 doğru/var kabul eder.
Ateist çok daha cesurdur. Çünkü evrenin ve hayatın gerçekleri ile % 100 yüzleşmek zorunda kaldır. Dindar gibi kendince yarattığı bir tanrının onu kurtaracağını, kötüleri cezalandırıp, iyileri ödüllendireceği, yaptığı bütün yanlışları affedip ama diğer insanların yaptıklarını affetmeyip hepsini yakarak cezalandıracağı, bu dünyada çektiği sefaletin, adeta arena savaşı gibi canlıların adaletsizce bir birini yok ettiği bu sözde düzenin öbür dünyada düzeleceği, Birine bela okumakla ona bir ceza geleceği vb. bütün bilinç altı avutma yöntemlerinden sıyrılmıştır.
Ateist gerçekle yüzleşmesi gerektiğini bilir. Tanrı vb. bir kurtarıcı olmadığından emindir. Bu dünyada sefil olup öbür dünyada kral olunmayacağı gerçeğini görmüştür. Bu nedenle aç olanı bu dünyada doyurmaya çalışır, adaletsizliğe uğrayana adaleti kendi eli ile götürmeye çabalar, yardıma muhtaç olana yardımı Tanrıdan, Tanrılardan vs. değil ancak var olan insanlardan geleceğini bilir ve yardım etmeye çalışır. Yanlışı düzeltmek için insanın insandan başka hiç bir seçeneği olmadığını bilir.
Kısaca Ateist olmak büyük öz güven, cesaret, bilgi, birikim, fedakarlık, öz veri ister. Ayrıca bilgelik gerektirir, çünkü bir şeyi inkar etmeden önce, onun yalan veya doğru olup olmadığına karar vermek için sayısız kanıt, bilgi üzerinde bir de kendi akıl, mantık ve vicdanı ile değerlendirme yapıp öyle karar vermek zorundadır.
Dindar hangi toplumda doğdu ise o dini alıp kabul eder ve o dinle ölür gider.
Ateist ise önce hangi toplumun dininde doğdu ise o dini kabul ederken o din hakkında edinebileceği bütün bilgilere sahip olmaya çalışır. Yaşadığı toplumun dinin üstüne diğer dinleri de merak ederek bunlar hakkında da bilgi sahip olur ve yıllarca dindar olarak yaşadıktan sonra önce Deist vb. düşüncelere, sonra da Ateiste dönüşür. Yani kimse 1 günde vs. Ateist olmaz.
Ateist bilmediği, kesin olmadığı bir konuda asla kesin hüküm vermez. Bu nedenledir ki Ateistlerin çok büyük bir kısımı evrenin yaratılışına dair bir yaratıcı ve/veya yaratıcılar ihtimalini de diğer katrilyonlarca olasılıktan biri olarak kabul eder ve yaratıcı kesinlikle yoktur demez. Çünkü bunun insanlık tarafından hiç bir şekilde ispatlanamayacağını bilir.
Ancak insanlık boyunca var olmuş bütün dinlerin söyledikleri tanrı ve tanrıların tamamen uydurma olduğuna % 100 kanaat getirecek kadar çok delil olduğu için dinleri ve bu dinlerin tanrılarını yok sayar, eğer bir yaratıcı veya yaratıcılar varsa dahi bu yaratıcının hiç bir şekilde insan üretimi dinler ve bu dinlerin belirttiği tanrılar veya tanrı olmayacağına çok çok emindir.