bu korku genelde erkeklere mal edilse de kadınlarda da fazlasıyla mevcuttur. bireye göre sebepleri değişkenlik gösterse de ana hatlarıyla sıralarsak;
1- etrafta görülen kötü evlilikler. kimse "hmm hadi biraz da mutsuz olayım" diye evlenmez ama büyük aşk hikayelerinin kahramanı olmuş çiftlerin dahi kötü evliliklerini görmek iç sıkar, bunaltır, umut kırar. aldatmalar, kavgalar, şiddet, iletişimsizlik, sevgisizlik: bu senaryolardan birini hayal edince kafanızı halıya sürte sürte kendinizi yok etme isteği bulursunuz içinizde.
2-"ya o doğru kişi değilse?" evet, tam olarak bu soru. 7 milyar nüfuslu dünyada bi' şanslı ben miyim de doğru kişiyi elimle koymuş gibi buldum? bulamamışımdır, öyle sanıyorumdur sadece. değil mi ismet? ismet?
3-flört döneminin heyecanı bir daha olmayacak; ilk kez elini tutma, ilk sarılma, ilk öpücük, ilk kez sevdiğini söyleme gibi ilkler tükenecek ve bunlar bir rutin olacak. duygusal moda alınmış robotlara dönüşeceğiz canını sevdiklerim, işte biz o gün tükeneceğiz.
4-sevdiğiniz adamın ilgisi yavaş yavaş tükenecek, belki sevgisi azalacak, sıkılacak sizden; her gün aynı şeylerin yaşanmasının bıktırmasından korkmak da denebilir buna. aynı şekilde bu bıkkınlık sizde de olabilir, bunu da bu maddeye sıkıştıralım.
5-gelecek sorumluluklar, yaşayış şeklindeki değişimler. herkesin bir özgürlük anlayışı vardır; sınırları farklıdır belki ama vardır. ya o çok kısıtlanırsa? bekar bir kadından evli barklı kadına evrilmek gözünüzü korkutur.
işbu entry yazarın kendi korkularından yola çıkılarak yazılsa da halka mal edilebilir, eyyorlamam bu kadar. hadi gidelim buradan ismet.