gerçekten büyük bir felaketten döndüğün an bir durup düşünürsün. Çünkü o an senin ölümle karşılaştığın andır. Ölümü düşünme fırsatı bulabildiğin tek an...
Bu durumda durup düşünenler bir karar verirler;
Ya dışarda devam eden o hayatın değerini anlarlar ve o hayata aşırı sarılırlar... sımsıcak güneşi içine çekme, güzellikleri tatma, birilerini sevmeler işte o an başlar.
Ya da o hayatın değersiz olduğunu anlarlar... işte o zaman o güneşinde, güzelliklerinde, seviyormuş gibi yapmalarında hiçbir anlamı kalmaz... En küçük bir durumdan (misalen yaşamaktan) bile korkacak bir yüreğe ve ruha sahip olurlar...
Her iki duruma girenlerde ölmekten köpekler gibi korkanlardır.
Ölüm gerçek olduğu kadar bir şakadır. Ve o şakayı kendisini en çok ciddiye alanlara yapar. Kendisini duymak istemeyecek kadar hayata dalanlara o kızı gerçekten sevdiğini fısıldar, yaşamayı veya aslında ölümü hiçe sayıyormuş gibi yapan hadsizlere ise o hayatı yaşatmaz...