insanlık var olduğu günden beri var olan ve son bulana kadar devam edecek düşünce sistemidir. dindarların inancı normal kabul ettirmesi ve buna ilk insandan örnek vermesi boş ve saçmadır. ilk insan inanmıştır, ilk toplum inanmıştır gibi şeyler teistler de çok yaygın. hatta daha da ileriye giderek inanmanın bir zorunluluk olduğunu bile söylüyorlar.
inanmak değil bilmek insanın uğraşıydı ve inanmayı seçenler olduğu gibi inanmadan açıklamayı seçenler de olmuştur. öncelikli olarak söylenecek şey: aklın bir eşiği olduğu ve varlığın farkındalığının bu eşiğe ulaşınca farkına varıldığıdır.
insan akli gelişimini sağlayınca( yani artık etrafında olup biteni algılayacak konuma geldiğinde) neden sonuç ilişkisi etrafında düşünmüş ve olaylara bir açıklama aramıştır. işte uğraş budur. yoksa insan inanma yoluna gitmiş veya kendini inanma yolundan ifade etmiş diye bir şey yoktur. dolayısıyla teistlerin inanmayı meşru görmesi saçma.
ayrıca bugün din diye insanların inandığı şey asırlar boyu belli evrimsel sürece tabi tutulmuş ve zamanla gelişerek sistemleşmiştir. ancak aciz yanı özünü koruması ve kalıntı olarak bu ilkel aklı devam ettirmesidir.
ilkel akıl varlığını farkına varınca sorularla yüzleşen aklın bir çok soruya doğru cevap verecek yetkinlikte olmaması sebebiyle olaylara karşı yaptığı açıklamadır.
bu ilkel açıklama kendini olağanüstü safsatalarla gösterir. bir şeyin gerçek anlamını veya nedenlerini bilmeyen bu akıl kendince bunlara açıklama getirmiş ve açıkladığını sanmıştır. ancak aklın ilerlemesiyle bu olağanüstü açıklama( bir şeyi kendi gerçekliğiyle değil uhrevi safsatalarla açıklama da denebilir) kaybolmuş ve yerini materyalist açıklamaya bırakmıştır.
nitekim din dışı açıklamalar her daim mevcuttu ancak bunun için gerekli bilgi birimi ve aklın gelişimi şarttı.
mesela yıldırıp çarptığında ilkel bilgi ve yetkin olmayan aklı bunu tanrı öfkesine yordu, daha sonra bu öfkeyi dindirmek için ona kurban verdi. işte bu gerçekten kopuk aklın uyguladığı yöntem tamamen bilgi yetersizliği ve akıl noksanlığıdır. bugün ise olayları daha gerçekçi açıklayabiliyoruz ve din eski refleksini kullanarak, yine ilkel beyniyle açıklanmayan karanlıkların üzerine giderek orada tanrısını var ediyor ya da kendini orada temellendiriyor.
oysa bilim ilerledikçe ve akıl evrimsel olarak geliştikçe daha gerçekçi ve kapsayıcı açıklamalar mevcut olacak ve bu ilkel aklın kalıntısı( din) yıkılacaktır.