amerika kaynaklı işgalleri veya unutulmuş coğrayfaları ele alan düşünür, zaman zaman ülkeler hakkındaki bilgisinin yetersizliği noktasında eleştirilebilmektedir. bunun da en önemli taşıyıcı gücü türkiye üzerine söyledikleri sanırım. halbuki murat belge namuslu bir aydın refleksiyle yıllardır bu konular üzerinde fikir üreten birisi ve chomsky'yle yakın olduğu bir çok husus olmasına rağmen hiçbir zaman böyle ajan gibi üst perdeden bir eleştiriyle karşı karşıya kalmamıştır. işte tam da burada vasatın refleksi devreye girer ve suç unsurunun yegane sebebini amerika üzerinden yürütmeye çalışırlar. halbuki bu coğrayfada fikir üretmek de, bunu dile getirmek de öyle basit argümanlarla anlaşılabilecek yüzeysellikte değildir. analitik ve stratejik temelli eleştirilerin de işbu davayı açımlama şansı vardır. hiçbir devlet istikrarlı bir politika gütmeyi başaramadığı gibi, öyle çok çok uzun vadeye yayılan istikrarlı programları uygulama şanslarına da sahip değildir. çünkü yaşam denilen yap-boz sürekli olarak deterministik yapıları alt üst etmekle programlanmış gibi işler. şu halde çıkar hesaplarıyla ülkeler arasındaki ilişkilerin de ekseni sürekli olarak değişmek durumunda kalır. chomsky'nin de bir iz sürücü gibi yıllardır fikir üretmesi ve olaylar arasındaki olası bağlantıları aydınlığa kavuşturma girişimi bu noktalar hesaba katılarak değerlendirilmelidir. çünkü neticede informasion ve dezenformasion'un başat ilerlediği bir çağın çocuklarıyız. yanlışa meyyalim vallahi dertten gibi bir savunma yerine, okuduğunu anlayan ve yorumlayan bireyler olalım. eh işte o zaman magazinsel bilgiler yerine, bilginin hangi amaca hizmet ettiği üzerinde durabilme şansına da sahip olabiliriz. yoksa böyle kafamızdan efsaneler yaratarak, bu ülkenin sadece bir vagon olduğu gibi vahim bir noktada, sadece piyonların yer değişimini izleyen pasifisitler oluruz. aman diyim...