rahmetli dedem "allahım elden ayaktan düşürmeden canımı hayırlısıyla al." diye dua ederdi her zaman.
ben anlamlandıramazdım, yazın gittiğimizde köye. bir bana kıymalı yumurta yaptığını hatırlarım.
bir de biz ankaradayken gecenin ilerleyen saatinde çok uzaktaki köyümüzde vefat ettiği haberini..
o zamanlar epey küçüğüm. ölümü anlayabilecek bir durumda değilim. 4 yaşındayım işte altı üstü..
dedem vefat ediyor, babam annem apar topar köye gidiyorlar beni ve 2 ablamı evde bırakıp.
o zamandan beri babam gece 11 gibi kapatır telefonunu. ne zaman gece bir telefon çalsa dedemin tekrar tekrar vefat ettiği haberini alacağını düşünür belki de. babam güçlü adamdır, bu meseleleri konuşmayız onunla..
dedemin duası..
babam çok sonraları anlattı ki, dedemin babası kanser olmuş. dedem sırtında babasını gemiyle karadenizin bir köyünden
istanbu la götürmüş. tam 3 ay istanbul da hastane hastane dolaşmışlar. dedem gariban. dedem kimsesiz ama babası var yanında. çökmüş adam..ve bir gün kaçınılmaz son.
aradan yıllar sonra dedem aniden vefat ediyor işte. kalp krizi.
diyorum bizim ailede var bir duygusallık. kalbe vuruyor hep. kalpten vuruyor bizi. dedem oturduğu sandalyede düşüp vefat ediyor.
kimseye muhtaç olmadan elden ayaktan düşmeden..
babam da böyle dua eder.
ne zaman babamın duasını duysam gözlerim dolar. içimden "baba" derim "bir gün ansızın gideceksen çok kızarım sana." duymaz babam..