bir animi anlatayim da gorun bu otelcilerin nasil insanlar olduklarini.
sene 97. bodrum da sikindirik bir 3 yildizli otelde resepsiyonda calisiyorum. otelde genellikle rus-alman turistler konakliyor. otel sahibi sinegin yagini hesaplayan klasik bir anadolu comari. neyse bir gece resepsiyona odalardan birinden telefon geldi. adam rus, karni acikmis odaya servis istiyor. bizim ascinin kofteleri guzeldi, bizim rus da bunu biliyor olmali ki bir porsiyon kofte siparis etti. mutfagi aradim kimse yok. tabi olmaz haliyle o saatte kimse. bizim otel sahibi geceleri bazan devriye atardi otel alaninda. tesaduf yanima ugradi, ben de durumu anlattim. tamam dedi gel benle, yardim et. asci yok diye para kaybetmeyelim. neyse gittik mutfaga, dedim herhalde asciyi falan uyandiracak. yok oyle olmadi. girdik mutfaga, cop kutusundan aksam yemeginden artakalan kofteleri cikardi 4-5 tane. resmen eliyle tuttu cekti arkadas. ben soktayim tabi. sonra bir tava buldu biryerlerden, 2-3 dakika isitti onlari guzelce, yanina da domates dilimledi guzelce pezevenk. bir tutam da maydonoz dikti ustune demeyin gitsin. bizim copluk koftesi oldu mu sana on numara ramiz kofte? lan neredeyse kendimi tutamayip tadina bakacaktim, o kadar yani. verdi elime tabagi, dedi al gotur simdi. ne yapayim mecbur goturdum kofteyi bizim rusa, arkadas adam daha kapida hapur hupur yedi yuttu 2 tanesini. bir yandan da diyor ki sizin asci bir harika! demek isterdim ki ascimiz evet bir harika ama patron da bir o kadar got. bir porsiyon daha siparis etmesin diye kosar adim uzaklastim odadan.
iste bugun turk turizminin icine dustugu aci durumun bir fotografidir bu arkadaslar. turizm sektorunu 2 yil once biraktim. iyiki de birakmisim diyorum son yasananlari gorunce. cunku biz bindigi dali kesmeye oyle merakli bir milletiz ki, elimizdeki malin degerini ancak onu kaybettikten sonra anliyoruz. yazik gercekten.